15 Eylül 2007 Cumartesi

Karinca kararinca...

Zaman zaman bu blogda gelecekten kaygi duydugumu ve para biriktirmem gerektigini yazdim. Bu konu pek arkadaslarimla konustugum bir konu degil onun icin burada cogunlukla kendi kendimle paylasiyorum.



Beni en cok carpan husus, arkadaslarimin bu konuda tamamen ilgisiz olmalari. Para biriktiren ya da yatirim yapmayi dusunenlerin sayisi cok az. Ornegin elinde yaklasik 250,000 USD para olup da 2 yildir gonlune gore bir ev bulamadigindan yakinan bir arkadasim var. Bulamamasinin nedeni 400,000 USD'lik evlere bakmasi ve belli bir bolgede oturmak konusunda asiri derecede takintili olmasi. Borclanmadan ev almasi mumkun degil. Oysa elindeki para Istanbul'da dahi mantikli bir ev almak icin yeterli.



Cogu arkadasim ucretlerini son kurusuna kadar harcamayi tercih ediyorlar. Ustelik ucretleri gayet ust seviyede cogu insanin asla ulasamayacagi rakamlarda. 2 yillik Jeep'ini yenileyen, metresine yazlik ve ev alan, Plazma TV, pahali tatiller vs. pesinde kosan onlarca insan. Nedense gelen paranin tamami yenecek diye kural var da benim haberim yok diyecegim. Ucreti bu kadar yuksek olmayan bir baska grup insan da bunlarla asik atmaya calisiyor ve girtlaga kadar kredi karti borcuna giriyorlar. Oysa kredi karti ile borc, her halde tefeciden evvel en pahali borctur. Bankalara oturduklari yerde para kazandirmak niye?

Kazancimin yarisini tasarrufa yonlendirdim ki, bu cok sukur onemli bir fedakarlik demek degil. Zaten sirket araci kullaniyor ve kendi evimde oturuyorum. Gonlumce bir tatil icin kenara para koyup, o plani hayata gecirebiliyorum. Fakat yine de tasarruf aliskanliklarimin yeterli olup olmadigindan emin olamiyorum. Saniyorum genclik donemimizin yuksek enflasyonlu yillara denk gelmesi tutumluluk ve ileriye donuk para biriktirme konularinda bizim kusagi duyarsizlastirdi. Hic yarin olmayacakmiscasina harcamak ve yasamak insanin gelecekteki ozgurlugunu kisitlayabilecek bir aliskanlik. Ustelik, birey olarak, hepimiz belli olcude yardim yapmak ve baskalarina destek olmak zorundayiz. En azindan benim dusuncem bu. Milyonlarca insan basinin ustunde bir dam olmadan, pacavralar icinde yasarken ve aclik cekerken, sorumsuz davranmamaliyiz. Elbette iyi kazanan insan, parasinin tadini cikartmali. Fakat hem zevke, hem yardima, hem de tasarrufa para ayirmaliyiz. Karinca kararinca...

12 Eylül 2007 Çarşamba

Intihal

Birkac gundur, iki ODTU'lunun yaptigi terbiyesizlik konusuluyor. Olmayacak sayida makaleyi calip, kendileri yazmis gibi gostermisler. Oncelikle ODTU'lu oldugum icin buyuk uzuntu duydum. Ister istemez okula da laf getiren bir davranis bu. Sonra da oturup dusundum "biz ne zaman etik kavramini kaybettik?" diye.


Bugunse Konya Selcuk Universitesinde de benzer bir olay ortaya cikmis.

Ogrenciyken birbirimizden odev kopyasi cekerdik. Hatirliyorum, ortaokulda bir matematik ogretmenim vardi, dogru duzgun ders anlatamazdi, soru sorunca kizardi, anlamayani asagilardi. Zaten cok da urkutucu bir tipti. Herhangibirsey sormaya korkardik. Verdigi odevlerin bazilarini hic anlamaz, kirik not almamak icin odevleri kopyalardik. Her sinifta oldugu gibi bizde de hoca kotu de olsa, matematigi iyi anlayabilen akilli arkadaslarimiz vardi. Yetiskin biri olarak o zaman yaptigimin dogru olmadigini biliyorum, sonucta matematik konusunda hicbir zaman istedigim kadar iyi olmadim yani, kayip benim kaybim. Buyuklerimden yardim istemeli, anlamadigim konulari ogrenmenin bir yolunu bulmaliydim.

Onca sene tarih dersi aldik, hala Fatih Sultan Mehmet tahttayken, Fransa'da Ingiltere'de tahtta kim vardi baglanti kuramam. Bunlarin hepsi karmakarisik, birbiriyle ilgisiz ogretildi. Tarihleri ezberlememiz istenirdi. Bir anlasmanin ya da savasin tarihinden cok, kimler arasinda ve nasil yapildigi daha onemli degil midir? Tarih aslinda cok zevkli bir konu ama ogrenciyken hepimizin kabusuydu.

Fen dersinde pille calisan projeler yapmamiz istenirdi ama bize bobin nasil sarilir, pile nasil baglanir ogreten olmadi. Bu yuzden de o tur odevleri hep babam yapti.

Resim dersinde bile ogrenciyi yalana tesvik eden birseyler olurdu. Herkes guzel resim yapamaz ki. Yapilan resime not vermek cok hatali. Bugun dunyaca unlu bazi ressamlarin tablolari bana gayet anlamsiz ve cirkin gelebiliyor. Begenmedigim bir seye kotu not vermem ne kadar dogru? Onun yerine resim derslerinde, isik, derinlik, golgelendirme vs. gibi konular ogretilse, ressamlar tanitilsa, degisik donemler ve akimlar anlatilsa daha iyi degil mi? Konu: 23 Nisan Resmi Yapiniz. Bu nasil salakca bir sey? Her sene 23 Nisan'da herkes 23 Nisan resmi yapacak, guzel resim yapanlar 10 alacak, digerleri resmi annesine, babasina yaptiracak.

Insanlari yalana tesvik eden bir egitim sistemimiz var. Yaraticilik ve acik fikirlilik desteklenmez ama ezbercilik, kitapta yazandan ayrilmama desteklenir. Bu nasil is?

Akademisyenligi secen insanlarin kendilerini bilime adamis, dusunce ureten kisiler olmasi gerekmez mi? Biz de uretilen yayin sayisi vs. Allah bilir maas, ek gosterge filan gibi seylere yaradigindan, insanlar cocukluklarindan itibaren edindikleri aliskanlikla hirsizlik yapiyorlar. Bunun kuyumcudan altin calmakla, dukkandan kiyafet asirmakla bir farki yok ki. Yazik!