19 Ekim 2007 Cuma

Alternatif Yatirim

Basliga bakip yepyeni birsey yumurtlayacagimi sananlar hayal kirikligina ugrayacak:) Ve fakat bendeniz mutevazi bir vatandasim, ekonomi, matematik, politika konularinda uzmanligim yok. Bu nedenle daha evvel duyulmamis bir alternatif yatirim metodu oneremiyoruz maalesef. Sadece farkli bir bakis acisi, o kadar.

Birkac hafta evvel kendime bir iyilik yapmaya karar verdim. Baktim Sosyal Guvenlik Sistemi saglik tarafinda gun gectikce berbat hale geliyor, hastaliklar yaslilikla birlikte artiyor, e ben de de zaten gelecekte baskalarina muhtac olma korkusu var, kendime "bak, T'pol mantikli bir Volkanli olarak olarak bu fazla kilolar seninle bagdasmiyor. Sagligin simdi iyi ama ileride eklem hastaliklari, kiloya bagli kalp rahatsizliklari vs. olabilir, emek emek biriktirdigin paralarini keyfine ve tatillere degil, doktorlara harcamak durumunda kalabilirsin. Iyisi mi bir check-up yaptir, sonra da diyetisyene git" dedim. Ben arada bir boyle kendimle konusurum, cok iyi gelir. Tabii yuksek sesle ve baskalarinin yaninda olmamasina ozen gosteriyorum, bir yanlis anlasma olmasin.

Ben bu fazla kilo konusunu yillarca cozemedim. Teorik bilgim doktora seviyesinde ama pratikte bu is hic de kolay degil. Ustelik 3 gr. alan arkadaslarim aynaya bakip kendinden nefret ederken, bendeniz tombik halimden hic de igrenmiyorum. Insanin kendiye bu kadar barisik olmasi da iyi birsey degil. Hersey dozunda olmali.

Koydum onume sapkami ve dedim ki "benim uzmanligim yoneticilik, o halde bu konuya da ayni cerceveden bakmaliyim. Durumu analiz edip, cozumu olusturmali ve sonra da sureci yonetmeliyim. Bir kere bu herhangibir diyetisyenin yapacagi is degil. Benim kendime bir Dahiliye Uzmani ve bir Diyetisyen'den olusan ekip kurmam lazim. Once mevcut durum saptamasi yapmali, hedef belirlemeli ve takim calismasi yapmaliyiz". Kalktim detayli bir check-up'tan gectim. Kiloya bagli Insulin direnci ve hafifce yuksek Urik Asit biraz gozumu korkutsa da bu problemler cozulemez hale gelmeden bunlari kesfetmekle ise basladim. Bugun de Dahiliyecim ve Diyetisyenim (kulaga cok hos geliyor) ile ilk toplantimi yaptim. Bundan sonra bu ise ne kadar para harcadigimi, ne kadar kilo kaybettigimi, saglik gostergelerimin ne kadar iyilestigini burada paylasacagim. Sagligima yaptigim yatirimin getirisi nasil hesaplanir bilmiyorum ama bir yontem bulacagimdan eminim:) Haydi bakalim hayirlisi diyorum.

18 Ekim 2007 Perşembe

Bireysel Emekllik Sistemi konusunda bir aciklama..

Gectigimiz gunlerde BES uzerine yazarken Ekonomix ne kadar kesinti yapildigini sormustu. Kendim baktim, isin icinden cikamadim sonra da musteri temsilcimden ayrinti istedim. Beni dogru yere yonlendirince kesintileri anlar hale geldim. Aylik odemelerimden yalnizca %1 kesinti yapiliyor. Ben hala %2 gibi gormustum ama anladim ki, yaptigim ara katki payi odemesinden sonra once %2 kesinti yapip, akabinde yarisini iade ediyorlar. Neden dogrudan %1 kesmiyorlar bilemedim. Fonlardan yapilan kesinti konusunda ise hicbirsey bulamadim. Hala bakiyorum.

Sosyal Guvenlik Sistemi ha? Yaaa, tabii...

Aksam Gazetesi yazarlarindan Ali Tezel'in bugunku yazisi tam da benim gelecek endiselerimle ortusmus. Sosyal Guvenlik Sistemi'ne guvenmiyorum. Nedeni cok basit. Bizde hala cok erken emekli olunabiliyor ve bu nedenle devletin emekli maasi odeme suresi cok uzun. Bundan dolayi da emekliye ne kadar az pay verirlerse o kadari kardir mantigindan hareket ediyorlar. Zira bu kanunlari cikaran Meclisimizde bir gun dahi milletvekilligi yapanlarin hayati sonsuza kadar kurtuluyor, onlarin boyle bir derdi yok.

Emekli maasina guvenip de simdiden para biriktirmeyenleri sevimsiz gunler bekliyor. Zira, emeklilik maasi olarak azicik bir para ile yetinmek durumunda kalacaklar. Hicbirimiz calisirken yasadigimiz standartta hayatlar yasayamayacagiz ama bir de isin "essekten dusme" boyutuna gelmesi var. Bugun brut 10-15bin YTL kazanan bir yonetici eger yatirim yapmiyorsa, kendisine simdiden gecmis olsun diyoruz.

Cozum? Elimiz is tuttugu, isverenler bizimle calismaya hevesli oldugu muddetce calismali ve yasam beklentimizle dogru orantili bir miktar tasarruf etmeye bakmaliyiz.

Gecmisten bu yana ne zaman Turkiye'de calisma suresi uzun denilse ve reform yapilmaya calisilsa, basta gazeteler olmak uzere herkes ayaklandi, "mezarda emeklilik" baslikli yazilar yazildi. Oysa esas SGK sisteminin bu haliyle mezarda emekli olabilecegiz, cunku calismayi birakmak imkani olmayacak cogunluk icin. Bir yandan deli gibi harcayan, tuketen, gelecegini yiyen bir guruh, diger yandan emeklilik ucretlerini kendi basiretsizligi yuzunden durmadan kismak zorunda kalan bir SGK Sistemi. Haydi bakalim, mezardan once emekli olun da goreyim!

17 Ekim 2007 Çarşamba

Bir banka reklami

Bugun sabah ise gelirken radyoda kulagima bir bankanin tuketici kredisi reklami calindi. Iki sanatci "ihtiyacim var" nakaratli bir duet yapiyordu. Muhtemelen bu meshur bir sarkidir ama ben bilmiyorumdur. "Bu LCD TV'ye, yeni bir elbiseye, nevresim takimina ihtiyacim var" seklinde uzayip giden bir duet. Reklamin son kisminda da bir ses insanlarin rahat yasamaya ihtiyaclarinin olduguna vurgu yaparak, kredi reklami yapiyordu. Borcla nasil rahat yasanacaksa? Bankalar boyle reklamlari yapacaklar, magazalar hep bizi kandirmaya, sattiklari her turlu seyin ihtiyacimiz olduguna bizi inandirmaya calisacaklar ama secim bizim. Akilli secimler yapmak, finansal acidan dogru kararlar vermek elimizde.

Insanlarin akilli ve bilincli olmalari, boyle reklamlara kanmamalari lazim ama ulkemizde Iktisat Profesoru olan insanlar bile ekonomiden tam anlamaz, gazete koselerinde sapir sacma yazilar yazarken, averaj halkin dogru secimler yapmasi nasil beklenebilir ki?

Bizim zamanimizda "Ev Ekonomisi" diye bir ders vardi. Bir donem butun kizlar etamin islemis, diger donem orgu ormustuk. (Benimkileri annem halletmisti). Erkek cocuklar da marangozluk turu birseyler yapmislardi. Dersin pek ekonomiyle iliskisi yoktu ama o ders de sonradan kaldirildi. Oysa "case study" tadinda ekip calismalari yapilsa, mesela siniflari 3 ile 6 kisi arasi degisen gruplara bolup, bunlara belli butceler verilse ve bir ay boyunca gecimlerini saglamalari icin egzersizler yaptirilsa, ne kadar ogretici olur. Kuru kuru faiz hesabi formulleri ezberletilecegine, eger belli bir oranda faizle borclanirlarsa, bunun icin ne sureyle ne kadar odeme yapmalari gerekecegini, butcelerini nasil duznlemeleri gerektigini vs. ogretseler yukarida bahsettigim reklamlara kanan insan sayisi hayli duserdi. Buna benzer bir program Amerika'da fakir bolgelerde yapiliyormus. Oldukca eglenceli ama ogretici bir yazi okudum gecenlerde. "Reality game challenges kids to choose" isimli makaleyi Google'dan aratip bulabilirsiniz. Yazari Paul Hampel. Link koymaya calistim ama beceremedim.

Gecenlerde bir arkadasimla konusurken, emekli olmadan evvel belli bir miktar para biriktirmeyi planladigimdan soz ettim. Ne kadar oldugunu sorunca 850,000 YTL ile 1,000,000 YTL arasi oldugunu soyledim. Cok sasirdi. Bu kadar parayi biriktirmenin mumkun olmadigini dusunuyor. Cunku 45-50 yaslarinda emekli olma hesabi yapiyor, mutevazi bir arabaya binmektense banka borcu ile 4x4 bir arac aldi ona biniyor. Dolayisiyle de bu parayi biriktirmenin imkansiz oldugunu ve benim astronomik bir ucret aldigimi dusunuyor. Ondan daha fazla kazaniyorum ama hem harcamalarim daha az, hem de tercih ettigim yasam bicimi farkli. Lukse merakim yok. Sadece guzel tatil yapmaktan ve buna para harcamaktan hoslaniyorum. Ustelik de yalniz oldugum icin gelecekte muhtac duruma dusmekten cok korkuyorum. O nedenle bugunku yasam tarzimdan cok ileriye yatirim yapmaya onem veriyorum.

60 yasindan evvel emekli olmayi dusunmuyorum. Umarim 60 yasima kadar benimle calismak isteyen sirketler olacaktir. Su ara kazandigim paranin yaklasik %35-40 kadarini tasarruf edebiliyorum. Mutevazi bir hayat yasamayi surdurdugum takdirde bu kadar parayi biriktirmek zor olsa da imkansiz degil. Zaten bir kisim birikimim var ve bunun iyi bir baslangic oldugunu dusunuyorum. Istekler ve ihtiyaclar arasindaki cizgi cogu kisi icin net degil. Oysa bu konuya kafa yormak, neyin istek, neyin ihtiyac oldugunu bilmek cok onemli. Yuklu meblag tutan bir ihtiyaci elde etmek icin taksit ile alisveris yapmak ya da banka kredisi kullanmak anlamli olabilir. Ancak odemelerin butcenize uymasi gerekir. Hicbir zaman kazancinizdan fazlasini harcamamalisiniz. Komsularin, arkadaslarin ya da akrabalarin yasam secimleri ve standartlari sizi ilgilendirmemeli.

15 Ekim 2007 Pazartesi

Durun! Faizler dusmesin, kurlar da yerlerde surunsun!

Herkes kendi cikarlari dogrultusunda birseyler istiyor. Oguz Satici faizler dussun, kur yukselsin diyor. Ihracatcilar da ayni teraneyi caliyor. Iyi o zaman! Ben de diyorum ki hayir faizler dusmesin. Sorumlu bir vatandas olarak tasarruf ediyorum ve yuksek faiz getirisi beklemek benim hakkim degil mi? Bana ne!

Paramin onemli bir kismini ailemle ilgili bir emlak yatirimina yonlendirdim. Baska bir emlak satilinca, parami alip, tekrar yatirim yapacagim ama henuz o emlak satilmadi. Bu birkac ay surecek gibi duruyor. Ne olacak simdi? Ustelik doviz cinsinden hicbir yatirim da yapmiyorum. Doviz yukselmesin, istemiyorum.

Anlasilan ben bu islerden anlamiyorum. Lutfen biri bana anlatsin: Ihracat yapanlarin butun girdileri YTL cinsinden midir? Urettiklerinde hic mi doviz cinsinden girdi yok? Aklim almiyor dogrusu. Ustelik madem durum bu kadar vahim, nasil ihracat rekoru kirilabiliyor? Daha evve de yazmistim, gazete okumamak lazim diye. Fakat oyle bir aliskanlik ki, birakamiyorum. Sonra da sinir olup, kaliyorum. Sigarayi birakmak, kilo vermek isteyenler akupunktura gidiyor, ben de gazetelerden uzak durmak icin gitsem, o igneleri nereme batirirlar?

Vakit Nakitse, neden Istanbul'da yasiyoruz ki?

Bayram nedeniyle, Arefe gunu arabayla Ankara'ya gittim. Normalde ucak daha akilli bir secim ama arabayla goturmem gereken seyler vardi, zorunlu olarak saat 15:30 civarinda yola cikma gafletinde bulundum. Izmit'e kadar kopru trafigindeki gibi gittik. Bu arada dur-kalk trafige ragmen yanindakiyle sohbet ederken trafigin durdugunu fark etmeyip, ondekine giren 3-4 gerizekali nedeniyle olusan ufak kazalar, trafigi iyice hantal hale getirdi. Hele bir salak, emniyet seridinden gitmeye kalkinca, bir TIR tarafindan boydan boya catur cutur sesler cikartarak hurdalandi. Allah'tan karsilastigim kazalarin tamami sadece maddi zararlar yaratan cinstendi yoksa o trafikte hicbir ambulans can kurtaramazdi.

Neyse ki, iftar saatinde herkes kendini yol boyundaki lokantalara atti da o sayede normal bir suratle toplamda 5,5 saatte Ankara'ya vardim.

Evim isime cok yakin oldugu icin ben pek farkinda degilim ama ne zaman "karsi"ya gitmem gerekse, trafigin iyice berbat oldugunu goruyorum. Kopru cilesi inanilmaz. Gecenlerde Cibalikapi'ya gidecektim, arabayi Kadikoy'deki cok katli otoparka birakip, Eminonu'ne vapurla gectim. Sonra da bir taksi cevirdim ve fakat, trafik oyle bir felcti ki, yurusem, ayni surede gidecegim yere varabilirdim.

Istanbul'u cok seviyorum ama galiba civisi cikti. Cikmadiysa da ceyrek kaldi. Yavas yavas "exit" stratejisi gelistirmeye baslamak gerek. 10 yil daha Istanbul'da yasamak istiyordum ama 5 sanirim yeterli. Zaten 5 yil sonra artik biraz daha yavaslayip, daha part-time isler yapmaya baslayabilirim. Bir dusunelim bakalim...