16 Ağustos 2008 Cumartesi

Birikimler büyüdükçe...

Birikimler büyüdükçe;

1. Faiz getirisi fark edilebilir hale geliyor.
2. Yılın başında koyduğunuz tasarruf hedefleri tahmininizden evvel gerçekleşiyor ve hedefleri revize etmek gerekiyor.
3. Tasarruf konusunda hevesiniz artıyor, kendi kendinizle yarışmaya başlıyorsunuz. Nasıl mı? Ben ayın başında hedeflediğim tasarruf miktarını hemen ilgili hesaba aktarıyorum. Bazen enflasyona endeksli bono, bazen de 32 gün kırık vadede dönen paramın üstüne katıyorum. Direkt çıktılarım zaten belli. Kendime mutfak, eğlence, dışarıda yemek ve giyim için belli bir harçlık ayırıyorum. Bunu da dörde bölüyorum. Haftalık payı harcamazsam bunu bir sonraki haftaya eklemiyorum, tasarrufumun üstüne koymak üzere likit fonda tutuyorum. Böylece harçlık olarak ayırdığım paradan da tasarruf ediyorum. Hatta bazen bu ekstradan kenara ayırdığım parayı eğer borsa uygun durumdaysa hisse senedi portföyümü artırmak için kullanıyorum. Bazen komik miktarlarda hisse senedi alabiliyorum. Olsun. Ufak ufak da olsa birikir.

Az çok dememek lazım. Mümkün olan en erken zamanda para biriktirmeye başlamak lazım. Geliriniz ne olursa olsun. Ayda 50-100 YTL ayırmanız bile uzun vadede size önemli bir birikim olarak dönecektir. Gereksinimlerle, istekleri ayırabilmek ve planlı olmak herşeyin anahtarı. Geçen hafta sonu dışarıda yemeğe gerekenden fazla para harcadığım için bu hafta sonu uslu duruyorum. Zaten hava dışarı çıkılmayacak kadar sıcak. Tansiyonum dengesizleşti. Böyle zamanlarda serin kalmak lazım. Yarın da belki ya sabah erkenden ya da daha geç saatte market alışverişi yapıp, işe götüreceğim yemekleri hazırlayacağım. Normalde hafta sonu alışveriş yapmam ama bu sefer hafta içi vaktim olmadı.

Diyetime geri döndüm. Yeni işimde uzun saatler çalışıyorum ve sağlıksız besleniyorum diye üzülüyordum, silkelenip kendime geldim. Geç saate kalma ihtimaline karşılık yanımda ilave yiyecek götürmeye karar verdim. Sonuçta tasarrufları ileride emekliliğin tadını çıkartmak için yapıyorum. Eğer sağlığıma dikkat etmezsem, tadını çıkartacak bir emeklilik yerine lüzumsuz ve önlenebilir sağlık sorunları nedeniyle tasarruflarımı uçuran ve beni mutsuz eden bir dönem yaşamak zorunda kalabilirim.

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Bu sefer de bir kurabiye reklami tepemi attırıyor...

Daha evvel Müslüm Gürses'in "ihtiyacım var" temalı kredi borcu özendirici reklamına kızmıştım. Bu sefer de bir kurabiye reklamına kızıyorum. Evin aptal oğlu annesinden borç alıp, devekuşu çiftliği kurmuş, kuşlar ölünce batmış. Annesine geliyor anlatıyor o da oturduğu evi satıp tavuk çiftliği kurabileceklerini söylüyor! Böyle insanlar öyle çok ki... Annesinin babasının yıllarca biriktirdiğini anlamadıkları işlere yatırıp, o insanları rahat etmeleri gereken yaşlarda husursuz edip, beş parasız bırakan... Üstelik de reklam annenin bu fedakarlığı bir şekilde annelerin böyle davranması gerekiyormuş, anne dediğin tam da böyle olurmuş şeklinde bir mesaj içeriyor. Bunu yazan insanı çok merak ettim. Hiç mi kafası çalışmıyor?

Yazık diyorum başka birşey demiyorum!

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Haftasonu bilancosu

Cuma akşamı dışarıda yemek: 90 YTL (vale ücreti dahil)
Cumartesi gezmeye giderken Boşnak Börekçisinden börek: 16 YTL
Pazar Kahvaltı: 155 YTL (bahşiş dahil)
Alışveriş: 80 YTL (giyim,tamamen gerekliydi)

Pazar kahvaltısı tamamen dikkatsizlik nedeniyle başa gelmiş bir masraf. Eğer Cuma günü temizlikçi hanımın geleceğini unutmayıp da evi temizletebilseydim, herhalde maliyet 30 YTL falan olurdu. Unutunca, arkadaşlarımı da zaten bir hafta ötelemiş olduğum için tekrar öteleyemedim. Onları dışarıda ağırladım. Evi temizlemeyi ise bir an bile düşünmedim zira zaten bütün Cumartesi dışarıdaydım. Akılsız başın cezasını cüzdan çeker...

10 Ağustos 2008 Pazar

Kişisel finans ya da tasarrufla alakası yok ama...

Yaklaşık 10 yıl önce bu zamanlarda kadın-erkek ilişkilerinden havlu atmıştım. Bu konuda yeteneksiz olduğuma ve de erkeklerin %90'ının yalancı olduğuna (beyler alınmasın, onları %10'luk grubun içinde kabul ediyorum) karar vermiştim.

Ömür boyu bekar kalma kararımı vermeme sebep olan kişiyle bugün karşlaştım. Teknik olarak karşılaşma denemez. Tesadüfen aynı yerde Pazar Kahvaltısı ettik. Onun yanında eşi ve çocuğu ile beraber kalabalık bir grup, benim yanımdaysa iki arkadaşım vardı. Ben onu çok uzaktan tespit ettiğim için onun bulunduğu tarafa asla bakmamayı ve de onu görmediğimi sanmasını sağladım. Sanırım.

Şimdi düşünüyorum da kararımdan hiç pişmanlık duymuyorum. İçimde en ufak bir his kalmamış. Bazı konularda çok kararlı ve güçlü duruşumdan ben bile etkileniyorum. Kendi sırtıma pat pat yapıp, kocaman bir aferin verdim. Bu narsiszm sayılmaz değil mi? Yani herkes bazen kendinden çok memnun olabilir...:))

Eski yazılardan kolay yemek yapmakla ilgili olanlar...

Buyrunuz...

Bu kadar gayret ediyorum ama yine de Sevgili Eko-Mühendis'i mutfağa sokmayı başarabilecek miyim bilemiyorum. Pratik yemek önerecek olanlar varsa yorum şeklinde ekleyebilirler.

1
2
3
4
5
6