13 Eylül 2009 Pazar

Konuk Yazar

Blogun sıkı takipçilerinden Sevgili Berna A. geçen gün bana bir mail atmış, kendisinin izniyle yazısını yayınlıyorum. Yazısında benim için sarf ettiği övgü dolu sözlere teşekkür ederim. Mahçup olduğumu itiraf etmeliyim.

"Uyuyamadığım bir gece. Sevdiğim bloglarda dolaşırken sizin bir kaç yazınızı okudum tekrar, galiba dertleşmek istedim..

Biliyor musunuz Türkiye'de sizin gibi bir blog yazarı daha yok. Hatta tutumluluk ve para biriktirme konusunda yazanlar bir elin parmaklarını geçmiyor. Bizim gibi hiç bir sistemin yerine oturmadığı, tutarsız bir yönetime ve ekonomiye sahip bir ülkede para biriktirme, bireysel emeklilik sistemleri, yarını düşünüp hesaplama ve elindeki imkanları en iyi şekilde değerlendirme konusunda toplasan 10 tane blog ya da site yokken, giyim ve aksesuar markalarının en son ürünlerini seçip alarak, giyerek ve fotoğraflayarak yazan kaç tane blogger var biliyor musunuz???

Hobisi alışveriş olan kadınları gerçekten anlayamıyorum. Bu kadınların yazdıkları bloglarda ve forumlarda okuyorum, alışveriş hastalıklarını iyi bir özellikmiş gibi anlatıyorlar, en büyük sorunları aldıklarını koyacak yer bulamamaları. O kadar çok şey alıyorlarmış ki, aldıkları şeyi dolaplarında bulduklarında onu giyecek sezon geçmiş oluyormuş!! Vitrinde görüp beğendikleri zaman ona ihtiyaçları olup olmadığını düşünemiyorlarmış bile, konuştuğum bir tanesi ona önerdiğim "buna gerçekten ihtiyacım var mı?" sorusunu sormayı hiç başaramadığını söylemişti. Gördüğünde mağazaya giriyormuş ve kendine geldiğinde elinde vitrindeki şeyin paketi oluyormuş, o aradaki zamana müdahale edemiyormuş.

27 yaşındayım, 15-17 yaşlarında giyeceklerimi artık kendim seçebileceğim zaman, alışveriş konusundaki cahillik, ihtiyaç belirleme konusundaki eksiklik ve hevesle ben de bir kereden fazla giyemeyeceğim abidik gubidik şeylere çok para harcadım ama bu, tecrübe edinene kadar sürdü. Markalar hakkında bu kadar çok şey bilerek, her alışveriş sitesini bilerek ve kullanarak, hiç sonu gelmeyen kredi kartı ekstreleriyle nasıl yaşayabiliyorlar anlamıyorum. Bu kızların çoğu bekar, ailelerinin yanında yaşıyorlar ve çalışıyorlar. Yeme-içme, çamaşır, faturaların ödenmesi anne-babadan olunca zevk için alışveriş yapmak güzel ama umarım bir gün o giydiklerine harcadıkları paraya muhtaç duruma düşmezler, zira bu tür kızların çoğu evlendiklerinde ve kendi evlerinin sorumluluğunu aldıklarında paranın ne kadar değerli olduğunu anladıklarını söylüyorlar.

Peki ben bunları neden yazdım? Çünkü tükettiğimiz kadarını üretemiyorsak böyle ölçüsüzce tüketmek, tüketenleri ve hiç umursamayanları görmek beni çok üzüyor. İhtiyacı olanlar alamazken, diğerlerinin bu kadar fütursuzca davranıp aldıklarını ilan etmeleri üzüyor beni. "Moda" gibi değişken ve çoğu zaman pek de anlamlı olmayan giyim akımları için bu kadar zaman ve para harcayabilmeyi anlayamıyorum. Nasıl bu kadar tuzu kuru olunur, eğer hem alışverişi bırakmayıp, hem ailelerine destek olup, hem ihtiyacı olanlara yardım edip hem de kenara para atabiliyorlarsa o zaman nasıl bu kadar para kazanıyorlar bunu da merak ediyorum.

Bize bunca yıllık deneyimlerinizi, fikirlerinizi, birikiminizi bu kadar sade ve anlaşılır şekilde, güçlü bir kalemle aktardığınız için size çok teşekkür ederim. Konunun farkında olmayanları uyandırdınız, farkında olup da kendine bir yol çizemeyenlere yol gösterdiniz. Sizin hobi olarak başladığınız bu blog uslubunuz ve içeriğinizle ne çok hayata dokundu, izleri yorumlardan takip edilebiliyor. Hayatımda olan iyi şeylerden birisiniz. İyi sabahlar."