24 Kasım 2009 Salı

MUTLU BAYRAMLAR!

Bayramdan sonra görüşmek üzere...

T'Pol

23 Kasım 2009 Pazartesi

Okuma Alışkanlığı

Adettendir okuma alışkanlığı olmayan bir toplum olduğumuzdan bahsetmek, kimi zaman okul kapısında annelerin "bizimkisi hiç okumuyor şekerim, varsa yoksa internet" diye konuşmaları ya da gazetelerin Türkiye'de ortalama okunan kitap sayısı istatistiği yayınlamaları ve bizi Japonya ile kıyaslamaları... Adeta milli sporumuzdur. Oysa o çocuğunu çekiştiren annelere baksanız kendileri de okumuyordur, istatistikleri yayınlayan gazeteciler de...

İnsanların okuması için birşeylere ilgi duymaları gerekir. Geçenlerde bir arkadaşım bana Elif Şafak'ın son kitabını okuyup okumadığımı sordu. "Okumadım" dedim. Bana " aa sen çok okursun halbuki" dedi. Evet okurum ama benim ilgi alanlarım farklıdır. Orhan Pamuk da okumadım bugüne kadar ve bundan utanç da duymuyorum.

Bir de "çok okurum" diyemem doğrusu. İnsan istese haftada birden daha fazla kitap okuyabilir ama ben genellikle yılda 30-40 arası kitap okuyorum. Internet çıktı mertlik bozuldu. Takip ettiğim bloglar oldukça çok vaktimi alıyor.

İkinci Dünya savaşı hikayelerini, gizli servislerle ilgili kitapları, uluslararası komplo teorilerini, casusluk romanlarını, kriminal konulu kitapları, techno-thriller tabir edilen eserleri, bazı tarih ve biyografi kitaplarını, çokça iş dünyası ile ilgili kitapları, son dönemde bireysel finans ve tutumluluk konulu kitapları, az da olsa bilim-kurgu tipi eserleri okurum. Gençken birçok klasik eseri de okumuştum. Sadece Anna Karenina'da havlu atıp, anneanneme bu kitabın diğer ciltlerini okumayacağımı söylemiştim. Bana klasikleri tanıtan rahmetli anneannem de gülerek hak vermişti. Eminim muhteşem bir edebiyat eseridir fakat bana hitap etmemişti. Ne yapalım yani? Taras Bulba, Suç ve Ceza, Savaş ve Barış, Jane Eyre, Gurur ve Önyargı, Uğultulu Tepeler gibi kitapları sevmiştim ama...

Bana sorarsanız (ya da sormasanız bile) önemli olan insanın birşeylere merakının olması ve bu merakı giderecek yayınları takip etmesidir. Hayatımda iz bırakmış birçok kitap var. Bunları eleştirmenlere söylesek bir ihtimal bazılarını yerden yere vuracaklardır. Hızlıca aklıma gelen ve severek okuduğum yazarlar, kitaplar ve konuları aşağıda bulabilirsiniz. Belki okurlarımız arasında da benim ilgimi çeken türde kitapları sevenler vardır:

6-14 yaş arası
Enid Blyton'ın Afacan Beşler (Famous Five) ve Gizli Yediler (Secret Seven) serileri
Baskan Yayınları'nın İdeal Kitaplık ve Pembe Kitaplık Serileri ki maalesef bunların yeni basımları yok, sahaflarda bulabilir, çok da ucuza mal edebilirsiniz. Zamanında bende yaklaşık 150 kitap civarında olan bu serilerin tamamı vardı. Favorilerim arasında Odette Sorensen'in Kare As maceraları, Teğmen X'in Langelot serisi,Paul Jacques Bonzon'un 6 Arkadaş Serisi, Poly serisi, Dostluk Çemberi, Ölüm Seferi, Kayıp Albay, Limandaki Yabancı vardır. Trixie Belden, Hardy Kardeşler tarzı macera romanlarını da Tommiks, Teksas, Kaptan Swing, Kızılmaske gibi çizgi romanları da okudum. Jules Verne'in tüm hikayeleri, Gizli Bahçe, Küçük Lord, Siyah İnci, Çocuk Kalbi (yeni baskılarını kısalta kısalta kuşa çevirmişler), Issızdere'nin Kurtları, Ömer Seyfettin Hikayeleri, Charles Dickens'in klasik eserleri, Üç Silahşörler ve tabii ki Michel Zevaco'nun Pardayanlar serisi...

14-25 yaş arası Shakespeare'in birçok eserini İngiliz Kültür Kütüphanesinden ödünç alıp okumuştum ayrıca 2. Dünya Savaşı Serisine sardırmıştım. Babam da bunlara meraklı olduğundan birlikte Amiralin Kurtları, Pearl Harbour Baskını, Ölüm Denizaltıları: U-Botlar, Çöl Tilkisi, İkinci Dünya Harbinde Casuslar ve Hainler, En Uzun Günün Sırrı (Normandiya Çıkartması) ve daha adını hatırlayamadığım bir sürü kitabın yanısıra "Köstebek" tarzı soğuk savaş dönemi romanlarını da zevkle okumuştuk. Sait Faik, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi yazarlarımızı yani klasik Türk Edebiyatını da severek okudum. Bu arada artık iş kitapları da okumaya başlamıştım. Lee Iacocca'nın Biyografisi bunlardan biridir. Etkili Sunuş Teknikleri, İletişim, Bus 9 to Paradise, Awaken the Giant Within, Hitabet vs. gibi soft skill kitapları da gündemime girmişti.

25-bugüne: Tom Clancy, Robin Cook, John Grisham, Dean Koontz gibi yazarların neredeyse tüm kitaplarını okudum. Tarihle ilgili bazı kitaplar (Bury My Heart At Wounded Knee, Anne Boleyn, Mayalar'in Tarihi vs gibi birbiriyle oldukça ilgisiz konular ve dönemler) okudum. Dan Brown, Clive Cussler, Wilbur Smith tarzı kitaplar da okurum. Amerikan Mafyasına merak sardım, hem Puzo'nun kurgu romanlarını hem de Bonnano, Gambino, Luchese, Genovese ailelerinin gerçek öykülerini okudum. Star Trek Serisi birçok kitap edindim. Rudy Giuliani, Bill Gates, Jay Leno, Burhan Karaçam, Cem Kozlu gibi birbiriyle ve sektörleriyle alakasız birçok kişinin biyografilerine merak sardım. Best Practices, Co-opetition, Bill and Dave (HP), Dünya Düzdür, China Inc., Gümüş Kurşun (Enron), Büyük Güçlerin Yükselişi ve Çöküşü tarzı kitaplar da kütüphanemde yerini aldı. Your Money or Your Life, The Complete Tightwad Gazette, You Can Do It vs. gibi kitaplardan daha evvel de bahsetmiştim. Turgut Özakman'ın kitaplarını da geçtiğimiz yıllarda okudum. Özellikle Çanakkale savaşına dair birkaç kitabım daha var. Çanakkale savaşı önemli bir askeri derstir. Lord Kinross'un Atatürk Biyografisini ve elbette Nutuk'u da okudum. Birçok kitabı yıllar boyunca birden fazla defa okurum. Harry Potter serisinin de tamamını zevkle okudum. İnsanın bazen hiçbirşey düşünmeden hayal dünyasına kayıp gitmesinde fayda vardır.

Tüm bunlar bir çırpıda aklıma geliverenler. Şu sıra okunmak üzere sırada bekleyen kitap ise MI5. İngiliz istihbarat teşkilatına dair yeni bir kitap. Bunu İngiltere'de iken birkaç günlüğüne ziyaret ettiğim arkadaşımın eşi hediye etti. Istanbul'a dönmeyi sabırsızlıkla beklediğimi söyleyebilirim.

Kitap pahalı diyenler kullanılmış kitaplar alabilir ya da kitapları arkadaşlarıyla değiş tokuş edebilirler. Okuma zevkine sahip olmak için ille de para harcamak gerekmiyor.

22 Kasım 2009 Pazar

Alışveriş Sezonu

Uzun zamandır gerekmedikçe kalabalık ortamlara girmiyorum zira, hastalık sezonunu hasarsız atlatmak istiyorum. Birkaç gündür Ankara'dayım. Bugün kardeşim, eşi, annem ve ben biraz dolaştık. Baktım millet hem bayram hem de yılbaşı alışverişine sardırmış. Biz bayramı ailece Ankara dışında geçireceğimiz için öyle bir telaşemiz yok. Uzun zamandır aile yılbaşı hediyesi faslını kaldırmak istiyor ama her sene yine birbirimize hediye alıp duruyoruz.

Tutumluluktan yana olan ben bile bu hediye konusunu kapatmayı reddedenlerdenim. Nedense çarşıya çıkıp dolaşmak, seçtiğim hediyeleri güzel paketlere sardırtmak hoşuma gidiyor. Fakat bu yılbaşı Ankara'ya gelmeyi düşünmüyorum. Sanırım valide de yılbaşını İstanbul'da benimle birlikte karşılayacak.

Hali vakti yerinde olup da bütçesini zorlamayacak olanlara bir sözüm yok. Bütçelerine uygun olarak bayram ve yılbaşı hediyelerini alıp, etraflarındaki insanları sevindirsinler elbet. Fakat brüt ücret alan sabit gelirli insanların bütçeleri yılın bu son aylarında iyice sıkışır. Daha önceden bayramı ve yılbaşını düşünerek kenara para ayırmadıysanız ve kredi kartı sağolsun, sonra öderiz diyenlerdenseniz, kendinize bir iyilik yapın ve bu yıl ya çok minik ama kullanışlı hediyeler verin ya da hediye faslını maddi şeylerle kısıtlamayın. Kardeşlerinize ya da yakın arkadaşlarınıza çocuk bakıcılığı yaparak onların bir gece de olsa eşleriyle başbaşa kalmalarına yardımcı olabilir, bir büyüğünüzün uzun zamandır yapmak istediği bir badana işine yardımcı olmayı teklif edebilir, yaratıcılığınızı konuşturabilirsiniz.

Hediye Çeki vermek bizim toplumda nedense tuhaf karşılanıyor oysa yine aynı toplum altın hediye edilmesini gelenek haline getirmiştir. Ha hediye çeki, ha para, ha altın ne fark eder? Gerçi son dönemde altın fiyatları arttığı için artık altın cazip bir hediye aracı olmaktan çıktı.

Umarım bütçelerinizde koca koca delikler açmadan bu sezonu atlatırsınız. Şimdiden İYİ BAYRAMLAR!