8 Ağustos 2010 Pazar

Tatil Bitti...

Gectigimiz hafta yurt dışında kısa bir tatil yaptım. Uzun zamandır tam zamanlı çalışmadığım için hayat zaten biraz da tatil gibiydi. Önümüzdeki günlerde yeniden tam zamanlı çalışmaya başlayacağım.

Hafta sonum eşya toparlamak ve eşe dosta aldıklarımı organize etmekle geçiyor. Bütün gece pervanenin önünde uyuyabildim. Hava o kadar sıcak ki, dayanılır gibi değil. Üstelik benim evim normalde hiç sıcak olmaz bile...

Bugünkü programda ev toplama ve saç boyama var. Yarın işe başlamak için gerekli belgeleri toparlayacağım, akşam da arkadaşlarla yemeğe gideceğiz. Salı günü son rötuşlar, Çarşamba da ver elini Ankara...

İki haftada bir hafta sonları İstanbul'a gelirim diye düşünüyorum. Şeker bayramında da burada olacağım. Malum son gün referandum, zaten oy vermem lazım.

Hava erken kararmazken Cuma'dan iş çıkışı doğrudan İstanbul'a gelmek mesele değil. Hava erken kararmaya başladığında aile efradı biraz husursuzluk yaratıyor. Aşarım herhalde:)

Genelde başına buyruk bir kişilik olmam sayesinde fazla vıdı vıdı yapıldığında kuvvetlice homurdanarak ve başkaldırarak herşeyle başedebiliyorum. Ne kadar özgürlüğüne düşkün biri olduğumu fark ettiğimde zaman zaman ben bile şaşırıyorum. Tatilde de böyle birkaç an yaşadım. Uzun bir uçak yolculuğundan sonra otele varıp yerleştiğimde derin bir nefes aldım ve yüksek sesle kendi kendime "iyi ki gelmişim" dedim. Kendi kendimle başbaşa olmak benim için çok önemli. "E zaten tek başına yaşıyorsun" diyeceksiniz ama işte hissettiğimi ifade etmekte zorlanıyorum. Tek başına yaşamak her zaman insanın kendiyle başbaşa olması demek değil. Düşünmek gereken, endişelenmek gereken konuların olması bile iç huzurunu yakalayamamaya sebep oluyor.

Tatil çok iyi geldi. Yeni işime adapte olmakta zorlanacağımı da sanmıyorum. Saygısızlık ve haksızlık olmadığı müddetçe adaptasyon sürecim çok kısadır. Velhasıl kendimi iyi hissediyorum şu günlerde... Darısı herkesin başına!