14 Mayıs 2011 Cumartesi

Blogumu Özledim...

Yazmamaya karar vermiştim biliyorsunuz... Fakat yazmayı özlemişim. Ara sıra eski yazılara yorum bırakanlar da belki bir gün yeniden yazacağımı umduklarını yazmışlar.

Bir özet vereyim:

Hayat her zaman istediğiniz yönde gitmiyor. Benimki de öyle oldu ve beni uzunca bir süre depresif bir moda soktu fakat bu durumdan kurtuldum. Aralık sonunda annemin her iki dizine birden protez takıldı. Uzun süre sıkıntı çekti ama sonunda değdi. Ameliyat öncesi çok ağrısı vardı, iyileştikten sonra sıkıntısı kalmadı. Bu dönemde onun yanında olmak çok faydalı oldu. Bu durum belki depresyondan çıkmama da yardımcı oldu. İnsan başkalarıyla ilgilenirken, kendine acımayı unutuyor.

Ankara'dan hoşlanmıyorum. Fakat yapacak bir şey de yok. Şu anda düzenli bir gelirim varsa bunu Ankara'dan aldığım iş teklifine borçluyum. İşimi seviyorum ancak Istanbul'da olsaydı sanırım daha çok severdim.

Istanbul'a ilk başta planladığım kadar sık gelemedim ama buradaki evimden vazgeçemiyorum. Annemle uzun bir süre beraber kaldıktan sonra tek başına yaşamı özlemeye başladım. Önce kiraya çıkmayı düşündüm ama bilirsiniz kiradan pek hoşlanmam. Bütçeme uygun küçük bir daire almaya karar verdim. Çok uzun süre araştırdıktan sonra geçen ayın sonunda birikimimin tamamını yatırdığım bir daire satın aldım. Cebimdeki para biraz kısa kaldı, ben de faizi biraz yüksek de olsa tüketici kredisi kullandım. Kredim 36 ayda bitecek. Ödemeler bu sene için biraz zorlayıcı ama seneye emekli maaşım da gelirime eklenince, işim kolaylaşacak. Mortgage kullanmadım zira erken kapatmanın cezaya tabi oluşu hoşuma gitmiyor. Elime ikramiye filan geçerse, borcun bir kısmını kapatırım diye umuyorum. Faizler yükselmeye başlamıştı ama henüz bazı bankalar faizleri yükseltmeden bu operasyonu tamamlayabildim.

İstanbul'daki evi kapatmamaya ve kiraya vermemeye karar verdim. Zira yaptığım hesap buna değmeyeceğini açıkça gösterdi. Kaldı ki benim katımda 3 adet kiralık daire var. Kiracıların biri bile bugüne kadar hiç olmazsa bir yıl oturup, su, doğalgaz ve aidatını düzgün ödemedi. Karşı dairenin sahibi bu işten bıkmış olmalı ki evini satışa çıkartmış. Su ve doğalgaz bizde site yönetimi tarafından metrekareye göre dağıtılıyor. Kiracılar birkaç ay kalıp, hiçbirşey ödemeden kaçıp gidiyorlar. Vergisi, emlakçı masrafı vs. derken evi boş tutmak daha akılcı geldi bana.

Istanbul'daki evimde eskiyen ve yenilenmek isteyen eşyalar var. Bunlar şimdilik duracak ama Ankara'daki eve yenilerini alıyorum. Zamanı gelince Istanbul'daki eskileri bağışlayıp, Ankara'dakileri buraya getireceğim. Bir gün Istanbul'a döneceğim. Bunu biliyorum.

Mutfak malzemeleri, havlu, çarşaf vs. yeteri kadar var. Her iki eve yeter. Zaten Istanbul'da çok kısa kalabildiğim için buraya az mutfak eşyası bırakacağım. Sadece bir teflon tava, makarna, çorba yapmak için bir tencere, basit bir iki gereç daha.

Niyetim Istanbul'a temelli dönmeden evvel evi iyice elden geçirmek. Büyük ihtimalle mutfak ve banyo tamamen yenilenecek, duvarlar boyanacak, bazı eşyalardan kurtulunacak.

Tek sıkıntım malum "Hödö Parası" artık yok. Mümkün olan en az borcu alabilmek için ceplerimi tamamen boşalttım. HÖDÖ Parasını yerine koymak zaman alacak. Bunun beni germemesine çalışıyorum.

Velhasıl, hayat akış yönünü değiştirirse, yeni akışa direnmek yerine uyum sağlamak da bir çözümmüş, bunu öğrendim.

İkinci bir ev almak pek de hesapta yoktu ama iyi oldu. Bu ev kira geliri elde etmek için uygun bir yerde. Ankara'da daha stabil kiracı bulmak kolay olabilir. Olmazsa her zaman satabilirim. Bakacağız artık...