Eğer ağzında gümüş kaşıkla doğanlardan değilseniz, başınızı sokacak bir yuvanızın, karnınızı doyuracak yemeğinizin olması için çalışmak zorundasınız demektir.
Tabii, her yeni çıkan elektronik oyuncağa sahip olmak, her mevsim gardrop yenilemek, müstakil evde oturmak ve her daim son model otomobiller kullanmak istiyorsanız daha da çok çalışmalısınız.
Hatta belki daha da ileri gidip ruhunuzu insafsız bir patrona satmalı, yükselmek ve daha fazla kazanmak uğruna rakiplerinizi acımasızce elimine etmek için üçkağıtçı, riyakar bir kişilik haline gelmelisiniz. Çalışkan insanları ezmeli, onların başarılı eylemlerini kendinize mal etmenin bir yolunu bulmalısınız. Çalışıyor gözükmenin en iyi yöntemlerinden biri de gerekli gereksiz uzun saatler ofiste kalmaktır. Becerebiliyorsanız, herkesten önce gelin ve kalabalıkça bir gruba mail atın ki, herkes sizin ne kadar erken ofiste olduğunuzu görsün. Sonra bir de geç vakit çıkmadan evvel mail atın. Maili attığınız grubun içinde üstünüzün, onun üstünün ve hatta mümkünse bizzat patronun olmasına dikkat edin. Böylece ertesi gün "Size dün gece 00:15'te bir mail atmıştım. Benim için önemli bir konu..." filan diye telefon açarak, ne kadar fedakar bir çalışan olduğunuzu ilgili kişilerin gözüne iyice sokabilirsiniz.
Maaş ayarlamaları öncesi hem kendiniz uzun saatler ofiste kalın hem de ekibinizi buna mecbur edin. Yapacak iş yoksa, bütçe yapsınlar, dosyaları düzenlesinler, bir şekilde meşgul gözüksünler. Lüzumsuz bir iş verip onları meşgul edemiyorsanız yuh olsun size, o zaman unutun yükselmeyi zaten!
Her fırsatta nasıl fedakarlıkla çalıştığınızdan bahsedin. Karşılığını beklediğinizi çaktırmayacak şekilde kendinizi övün. Genellikle etrafınızda bunu yutacak enayiler olacaktır. Sizinle eş konumdakilere bol bol pislik atın, yaptıklarını eleştirin ve siz olsanız onların işlerini nasıl yapardınız, ilgili ilgisiz herkese anlatın. Bu arada ailenizin ihmal edilmesi tabii ki kaçınılmaz. Eh ne yapalım? Eşinizin lüks mücevherlere sahip olması, çocuklarınızın havalı özel okullarda okuyabilmeleri ve marka giymeleri buna bağlıysa, ailece fedakarlık yapıp bu bedeli ödeyeceksiniz.
Yükselmenizin önündeki en önemli engel üstünüzdür. Sistematik bir şekilde kendisini aptal yerine düşürmesi için çalışmalısınız. Kendisine hazırladığınız ıvır zıvır detaylı raporlarda mutlaka can alıcı eksikler olmalı. Eğer akıllı ve çalışkan biri değilse ki, memlekette yükselenlerin çoğu nitelikleri ve yetenekleri ile değil, ilişkileri vasıtasıyla yükselmiştir, o detayları istemeyi akletmeyecektir. Böylece raporla ilgili toplantı esnasında kendinizi öne çıkartma ve üstünüzü budala yerine koymak için eşsiz fırsatlar yaratabilirsiniz.
Yeteri kadar sabırlı biriyseniz, bu emeklerin karşılığını mutlaka görürsünüz. Astlarınızın ya da sizinle aynı seviyede çalışanların sizi bir pislik olarak görmelerinin bir önemi yoktur. Siz yükseldiğinizde bunun hesabını nasılsa sorarsınız...
5 yorum:
Ne kadar doğru yazmışsınız ülkemizdeki insanı canından bezdiren, entrika dolu iş hayatını! Çok merak ediyorum, bu durum sadece Türkiye'de mi böyle yoksa tüm dünya mı aynı dertten müzdarip?
İlknur Hanım, bu konunun kültürel olduğunu sanmıyorum. İnsanın ve de dev egosunun olduğu her yerde benzer saçmalıklar vardır derim.
yetki sahibi olup sorumluluk sahibi olamayanlar arasinda calisanlardansiniz siz de besbelli. benim gibi.
Sayin SEP,
Yaniliyorsunuz. Ben o koşullarda çalışmayı red edenlerdenim. Herkese de bu yüzden para biriktirin deyip duruyorum. Her zaman mutlu oldugunuz ve severek calistiginiz bir isiniz olmayabilir. Oldugu zaman mutlaka tasarruf etmek lazım. Böylece hiçbirşeye mecbur olmaz insan.
Çok uzun olmayan bir çalışma hayatı tecrübeme bakarak yazdıklarınızın tümüne tamamen katılıyorum. Ayrıca eğer gereken sertlik ve çatışmayı yapmaz, hatalarınızı başkalarınınmış gibi gösterirseniz sizden iyi sizden verimli eleman yoktur. Birde kıyas konusu yapılarak ezmeye çalışanları saymıyorum.
Yorum Gönder