25 Mart 2009 Çarşamba

Eller Gider Mersine, Biz Gideriz Tersine...

Yabancılar uzun yıllardır sahip oldukları bazı şeylerden ya karbon salınımını azaltmak, ya enerjiden veya paradan tasarruf etmek için vazgeçiyorlar. Amerikalılar'ın konfordan vazgeçip, daha ekonomik otomobillere yönelmeleri yahut da daha küçük evlerde oturmayı düşünmeye başlamaları ve çamaşır ipi ya da çamaşır kurutmalıkları yeniden keşfetmelerinde hem ekonomik krizin hem de toplumsal bilincin yükselmesinin etkisi var.

Birkaç gündür televizyonda bir çamaşır kurutma makinesi reklamı dikkatimi çekiyor. Az yer kaplar, az elektrik tüketir vs. temalı bir reklam. Ürünün tasarruflu olduğunu söylüyor güya. Daha evvel çamaşır kurutmak için para harcamıyorsam, bu ürünü alınca hem bu ürüne, hem de elektriğe para harcayacaksam tasarruf, ekonomi bunun neresinde?

Ben küçükken biz 4 kişilik bir aileydik ve kışın mecburen annemin evin içinde gerdiği iplerde boyu boyunca çamaşırları nasıl kuruttuğunu gayet iyi hatırlıyorum. Üstelik yeni yıkanmış çamaşırları kirletmememiz için sürekli bizi uyarır, biz de çamaşırların yanından akrobatik hareketler yaparak geçerdik. Çamaşır kurutmalıklar çıktığında derin bir nefes almıştık. (Bu arada aklıma geldi, çamaşır günü diye birşey vardı niyeyse. Ben ne zaman gerekirse, o zaman yıkarım çamaşırı. Bunun için özel bir güne ihtiyacım yok:)

Otomobil almanın yatırım(!?) olduğunu düşünen yurdum insanı daha evvel para harcamadan yapabildiği bir işi şimdi para harcayarak ama tasarruflu(!) bir şekilde yapabileceğine elbet inanır.

ÖTV indirimi olmadan evvel, parayı muhafaza etmeye çalışan, işini kaybetme korkusu yaşayan insanların bir kısmı ÖTV indirimi ertesi bir anda otomobil almak için dayanılmaz bir istek duymaya başlamış olmalılar ki, hepsi bayilere koşup, otomobil kuyruğuna girdiler. Üstelik otomobil firmaları stoklarını tükettiklerini, otomobil fiyatlarının artacağını ilan ettiler bile. Benim bu işe aklım ermiyor. Eren varsa anlatsın.

Ne zaman bu kadar tüketen bir toplum olduk? Oldukça tutumlu biri olan ben bile 5 yıl evvel aldığım eve sığamıyorum. Dolaplar tıkış tıkış. Ayakkabılığımda yer yok. Her tarafta kutular, torbalar... Bunları elden geçirmem ve kullanmadığım şeyleri ihtiyacı olanlarla paylaşmam lazım. Vaziyet vahim...

1 yorum:

Nur dedi ki...

Merhabalar,
Yine çok yerinde bir yazı yazmışsınız. Elinize sağlık.

Aklımın erdiği kadarıyla naçizane gözlemlem ve fikrimi belirtmek istiyorum. Sanırım bilinçsizlik bunun en temel sebebi. Yani sizin, benim gibi insanlar belli bir finansal bilince sahip. Ya da kendi kendilerine edinmiş de olsalar kişisel finans konusunda bir eğitimleri var (aslında ilköğretimden başlayarak herkese kişisel finansla ilgili bir eğitim verilmeli). Peki bu durum herkes için geçerli mi? Mesela bir tanıdığım daha yeni araba aldığı halde ÖTV indirimiyle acaba bunu satıp 7 vitesli olanını mı alsam diye düşünmüş. Düşünmesi bile komik, demek ki daha yeni de olsa alındıktan sonra 2. el sınıfına giren arabanın fiyatının ne kadar düşeceğinden haberi yok ve sırf vites farkına araba değiştirmeyi düşünebiliyor. Ayrıca araba sadece şehir içi kullanılıyor ve otobanlarda gezmeyecekse yüksek vitesle işi ne. Yani bu araba seviyesinde bir tüketim hevesi olduktan sonra diğer eşya ve ıvır zıvırlarda neden olmasın. İnsanlar artık manevi olarak tatmin olamadıkça kendilerini maddi olarak tatmin etmeye çalışıyorlar. Eskiden olduğu gibi sağlam sosyal ilişkiler yok artık, mutlu olmanın kriteri değişti ve maalesef artık gelişmiş ülke insanları doğru olanı yapmaya uğraşırken biz büyük bir açlıkla daha iyi veya daha lüks bir eşyaya, hizmete ulaşma amacıyla pusulamızı şaşırdık. Kaliteyi aramakla gösterişin peşinde olmanın sınırları bile karıştı. Medenileşme kavramı/algısı yön değiştirdi ve tutumlu olmak zannediyorum artık azınlığın derdi, çoğu insan geçimini bile sağlayamıyor bu ülkede. Tüketim çılgınlığı ve vurdumduymazlık , o kadar refah içindeyken hala büyük bir hırsla yalan dolanla ceplerini şişirmeye uğraşan, fakirin daha da fakirleşmesine göz yuman insanların, sistemin carlığı ve bunların farkındalığına erişip de ses çıkaracak, uğraşacak bir çoğunluğumuz bile yok artık.

Karamsar bir yorum oldu ama böyle düşünüyorum artık.