Bugün bir gayret ayakkabı dolabımı indirdim aşağıya. Kışlıkları boyayıp, kutularına kaldırdım. Mevsimlik ve yazlıkları da aşağı katlara indirdim. Bu arada 4 çift ayakkabı da ıskartaya çıktı. Ayakkabıları kutularında tutarım. Böylece dolapta keşmekeş olmuyor. En sinirlendiğim şey kutusuz ayakkabıların üstüste konmasıdır. Bu operasyon sayesinde bu yaz ayakkabıya ihtiyacım olmadığını da tespit etmiş bulunuyorum. Yaz için 5 çift kahve ve bej tonlarında, 6 çift siyah, 3 çift de espadril tipi ayakkabım varmış. Genellikle sezon sonu indirimlerinden ayakkabı alırım. Bu sefer kış indirimine bakamadım bile ama doğrusu gerek de yoktu. Eskiden daha çok ayakkabı alırdım. Sex and the City'nin Carrie'si ya da Imelda Marcos kadar olmasa bile bir ara çok fazla ayakkabım vardı. 40-45 çift gibi. Tabii ki çok gereksiz. Kendi evime taşındığımdan beri ayakkabı dolabımın kapasitesi limitimi belirliyor ama bu bile fazla. Yine de çok zararlı değildir belki ha? Sonuçta yatırım gibi düşünebiliriz....mi? Nitekim iki sezondur ayakkabı almıyorum... Alırken de uygun fiyatla indirimden aldığıma göre...
Neyse, esas mesele kabus mevsimin geliyor olması. Yazdan pek hoşlanmam. Birincisi çok sıcak olduğu için, ikincisi de memleket kadınlarının bakımsız, çirkin ve hatta kirli ayaklarına ikişer numara küçük gelen saçma sapan terlikler giymesi nedeniyle. Beni öldürseniz açık burunlu bir ayakkabı ile göremezsiniz. İşe terlikle gidilmesine fena gıcık kaparım. Açık ayakkabı giyecekseniz lütfen, n'ooooolur ayaklarınıza özen gösterin. Bakımsız ayak kadar çirkin bir müsibet olamaz. Bunun için sürekli pedikür yaptırıp, para harcamanıza gerek de yok. Akşamları 10 dk. ılık suda tuttuğunuz ayaklarınıza kendiniz bakım yapabilir, yatarken de krem sürebilirsiniz. O kadar zor değil yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder