2 Ağustos 2011 Salı

CİMRİ Mİ? BEN Mİ?

Geçenlerde kardeşim yeni evin çok boş kaldığını böyle de iyi olmadığını söyledi. Ben de ona daha sonra iki evin eşyasını birleştirmenin zor olacağını, gereksiz ıvır zıvırla evi doldurmak istemediğimi ama bir iki parça lüzumlu şeye daha ihtiyacım olduğunu bildiğimi, taksit yüküm Ekim ayında biraz azalacağından Ekim’i bekleyeceğimi söylediğimde bana “Cimriliğin tutmuş yine!” dedi. Önce aldırmadım ama sonra aklıma geldikçe içerledim. Daha ona bunu söylemedim ama söyleyeceğim. Kötü niyetli olmadığını bilirim. Kardeşimle ilişkim son derece sıcaktır ve benim için hayatımdaki en önemli kişi kardeşimdir.

İki defa kullandığı otomobilleri daha yenileriyle değiştirmişliğim var. Üstelik onun benden böyle bir talebi yoktu ama ben güvenliği açısından daha iyi bir otomobile binsin istedim. Yurt dışına her çıktığımda elim kolum dolu gelirim, çoklukla da ona hediye alırım. Kısmetlidir. Karşıma hep ona uygun şeyler çıkar. Akşam yemeğe gidersek, genelde hesabı ben öderim. Bunları da zevkle ve isteyerek yaparım. Tüm bunları bir kenara bırakalım. Ben cimri olsam yurt dışında tatil yapar mıyım? İşe arabamla gidip gelir miyim? Zırt pırt dışarıda yemek yer miyim? Ayakkabı dolabımda 30 çift (indirimden de alınmış olsa) ayakkabı olur mu? (Gerçi bunu hayli abarttığım için tam bir yıldır ayakkabı almadım. Daha en az bir yıl ve hatta daha uzun süre de idare edebilirim. Ne yapalım yani? Hepimizin zayıf yönleri vardır. Benim ki de ayakkabı işte…)

Ben tutumlu biriyim ama kara kuşak tutumlu birisi değilim. Önceliklerim farklı ve gelirimi giderimi kendi önceliklerime göre belirlerim. Evimde televizyon olmaması umurumda olmaz ama bir sene tatil yapamazsam bu hiç de hoşuma gitmez. Televizyona vereceğim parayı tatilde harcamayı tercih ederim. Eğer cimri birisi olsaydım, bu zamana kadar en az dört evim ve cebimde de bir ev alacak kadar daha para olurdu. Ama hayatı yaşamayı da seviyorum. Gelirimden belli bir oranda tasarruf edebiliyorum ve bunu da yeterli buluyorum. Fazlası da beni rahatsız eden bir yaşam biçimine dönüşürdü. Bu evi alıp, kiraya versem ve annemle yaşamaya devam etseydim de olurdu ama bunu tercih etmedim. Tek başıma yaşamak uzun zamandır alışık olduğum ve sevdiğim bir durum. Annem hastayken ve desteğe ihtiyacı varken tamam yanında oldum ama bunu yaşam biçimi haline getirmeyi de asla istemem.

Velhasıl sevgili kardeşim ablan bence hiç de cimri değil. Sadece parasını yönetmekten, önceliklerine göre hareket etmekten hoşlanan nispeten tutumlu biri, o kadar…

2 yorum:

emrah dedi ki...

T'pol kardeşiniz dışında başkalarıda size bu söylemde bulunursa tavrınız ne olacak?

T'Pol dedi ki...

Bu yazıyı tekrar yayınlarım:)

Cimrilikle, tutumluluk arasında ciddi farklar var. Tutumlu insan hayatında öncelik verdiği şeyleri belirler ve kısıtlı olan maddi imkanlarını buna göre kullanır. Örneğin tutumlu biri bağış yapar. Cimri biri ise kendi hayatını sıkıntılı hale getirecek kadar para harcamaktan uzak durur. Fakirlere yardım etmemek için türlü çeşitli bahaneleri vardır. Karşısındakinin bonkörlüğünden yararlanır ama sıra bir türlü ona gelmez.