11 Ekim 2007 Perşembe

Hovardalik yerine, daha hayirli bir is yaptim...

Bir onceki yazida sozunu ettigim konuya dair: Son gunlerde artan bolucu teror nedeniyle hayatini kaybeden askerlerimizin aileleri icin Mehmetcik Vakfi'na bagis yapmayi tercih ettim. Insanlarimiz vatanimiz icin canlarini feda ederken, konforlu evimde, parami nasil harcasam diye dusunuyor olmaktan bir anda utanc duydum. Bu sene tum bagislarim Mehmetcik Vakfi'na. Allah Rahmet Eylesin, geride biraktiklari ailelerine kolaylik ve sabir ihsan etsin.

Bayram boyunca blog ile ilgilenemeyecegim. IYI BAYRAMLAR!

10 Ekim 2007 Çarşamba

Elinize beklenmedik bir para gecerse ne yaparsiniz?

Zaman zaman ummadiginiz yerden elinize para gecebilir. Beklenmedik bir prim odemesi, bayram hediyesi, aile mallarindan birseyin satilmasi neticesi payiniza dusen meblagin size odenmesi vs. gibi.
Bu tur durumlarda ben ufak bir kismi ile "hovardalik" eder, geri kalanini tasarruf hesabima ilave ederim. Hovardaligimin dozu olsa olsa, yeni bir bluz veya hos bir yerde bir aksam yemegi ve belki birkac kitap, dergidir. Asla "haydan gelen, huya gider" dememeyi prensip haline getirdim. Kardesimse gencken kuyu gibiydi. Ne kadar para atarsaniz atin, paralar aninda gozden kaybolurdu. Calisip, para kazanana kadar asla paranin kiymetini bilemedi. Neyse Allah'tan bankaci oldu ve paranin agacta yetismedigini ogrendi de biz de onun icin endiselenmekten vazgectik.
Bu konuyu acma sebebim, bayram nedeniyle durduk yerde bir miktar ikramiye alacagimizi ogrenmis olmam. Bizim Insan Kaynaklari politikamizda yazili olan birsey degil bu. Anlasilan patronun icinden gelmis. Hos da bir jest.
Bu seferki hovardaligim ne olsun diye dusunmem lazim. IYI BAYRAMLAR!

9 Ekim 2007 Salı

Tehditler ve Tedbirler 2a: T'Pol vs. Isverenler ;-)

"Isveren Tehdidi" (daha evvel duymadim, acaba bunu ben mi uydurdum, baska soyleyen de var mi?) faktorune karsi ben kendi tedbirlerimi aldim. Ancak, ben hem bir calisanim, hem de bir yoneticiyim.

Once uzun yillar sadece bir calisan olarak ne yaptim onu anlatayim: Cok basit. Itilip, kakilmayi sadece gerektigi surece tolere ettim ve surekli alternatiflere kendimi acik tuttum. Insanlar ev, is, sehir degistirmekten hoslanmazlar ama bunlar benim icin zor degildir. Ogrendigim en onemli sey su: "Isinizden ve ucretinizden memnun musunuz? Cevabiniz evetse, uzulmeyin gecer!". Mutlaka dengeleri bozacak bir "torpilli", sizi ve emeginizi takdir etmeyecek bir yeni "patron" gelir ve hosnutlugunuz gelip gecicidir. Oyleyse surekli alternatiflere bakmak ve isgucunuzun piyasa degerini bilmek onemlidir. Eger piyasada size daha iyi kosullarda is sunacak birileri yoksa a. zannettiginiz kadar kiymetli degilsinizdir, b. piyasa durgun, isler kesattir. Kiymetinizi artirmak icin daha cok calismaniz, yetkinliklerinizi artirmaniz gerekir. Isler kesatsa, care yok bekleyeceksiniz.

Bir yonetici olarak da karsilastigim en onemli acmaz, hak eden, zeki, sorumluluk sahibi calisanlarima daha iyi imkanlar ve bir kariyer plani sunamamak oldu. Bu calisanlarim icin ust yonetimle gereken herseyi konustum, onlari terfi ettirebilmek icin elimden geleni yaptim ama kimi zaman basarili olamadim. O zaman sanslarina kusmeleri disinda bir alternatif sunmam gerektigini dusundum. Sirket icinde baska bir bolumde firsatlar yaratma imkanimiz yoksa, boyle bir calisani kaybetmeye riza gostermemiz gerekir dedim. Bu tur calisanlarimla hep acikca ve durustce konustum. Baska is aramak isteyenlere asla kostek olmadim, bilakis bir numarali referanslari olmaya, yaptiklari is gorusmeleri uzerinde onlarla konusup, kendi tecrubem olcusunde yol gostermeye gayret ettim. Sonucta daha iyi kosullara kavusmalari beni ancak memnun eder. Ya benim is kaybim? Yoneticiligin bir geregi de yeni calisanlari yetistirmektir. Daha genc, daha az tecrubeli kisileri ise alip, biraz daha fazla zaman ve gayret sarf ederek, yenileri yetistirmeye calistim. Ust yonetime hesap vermekten hic cekinmedim. Simdi Ust Yonetim'in icindeyim ve bu fikirlerimi gayet rahat soylemeye devam ediyorum. Diger arkadaslarimin benimle ayni fikirde olmadiklarini da biliyorum ama zihinlerinde kucucuk bir kusku uyandirabiliyorsam, ne ala. Maalesef cogu yonetici (patron degil ucretli yonetici hem de) calisanlara "kole" gozuyle bakiyor. O giderse beriki gelir, it urur, kervan yurur (pardon my French) diye dusunuyorlar. Boyle yoneticiler de bunlari dizginlemeyen patronlar da iyi ve kaliteli calisanlari kaybetmeye mahkumdur. Bu tipler zaten genellikle en iyilerle calismak istemezler, onlari tehdit olarak gorurler ve vasat, nispeten silik, fazla baskaldirmayacak calisanlari bulup, onlari kendilerine bagimli kilmaya gayret ederler. Bu apayri bir yazi dizisi olur, o nedenle kisa kesiyorum.

7 Ekim 2007 Pazar

Tehditler ve Tedbirler 2: Isverenler

Calisanlar icin Isverenler de bir tehdit olusturuyorlar. Son yillarda enflasyonun dusmesini kendi lehine kullanan ve ucretlerin reel olarak dusmesine neden olan isverenler oldugunu biliyorum. Cogu isyerinde keyfi ucret uygulamalari var. Her gorev tanimi icin belli bir ucret bandi belirleyip, bunu kendi sektorlerinde surekli olarak izleyen isveren cok az. Performans ve prim yonetiminden cogu isveren kaciniyor. Kendi acilarindan da yanlis yapiyorlar ama konumuz bugun o degil. Biz calisanlar somurulmeden, gercekten yetkinligimizin ve calismamizin karsiligini nasil aliriz ve bunu nasil surekli kilariz ki, gelecegimiz icin yatirim yapalim?

Uzulerek soyleyebilirim ki, is gorusmesine gelen adaylarin biraz da icerisinde bulunduklari maddi guclukler nedeniyle telaffuz ettikleri ucretlerin ustune atlayan, icerideki dengeleri bozan, ayni isi farkli ucretlere yaptiran cok isveren gordum ve bunlarda calistim. Ancak yonetici pozisyonuna geldikten sonra bunlarla mucadele etme ve kendi fikrimi soyleyip savunabilme imkanina kavustum. Ne kadar fark yarattim bilemem ama benim etik cizgimin hayli farkli oldugunu soyleyebilirim.

Sosyal Guvenlik sisteminin gelecegini parlak bulmadigimi defalarca soyledim buna mukabil hala isveren primlerinin azaltilmasini onerenler var. (Ilave okuma bkz. Ekonomi Turk). Bu insanlar neyle ugrastiklarin farkinda degiller. Hepimizin gelecegi ile oynuyorlar. Liberal ekonomiye ve rekabete asla karsi degilim ama biz calisanlar da benzer sekilde davranmazsak, canimizin yanacagi kesin. Eskiler ve hatta hala bazi insanlar isyerine sadakatin, bir yerde uzun yillar calismanin erdemli bir davranis ve arzu edilen bir ozellik oldugunu soyluyorlar. Katilmiyorum. Eger isveren firsatci davraniyorsa, ben de firsatci davranirim. Kimse kusura bakmasin, sozkonusu olan benim HAYATIM. Beni mutlu eden, yetkinligimin karsiligini veren, bana yatirim yapan, kariyer firsati sunan isveren sadakatima layiktir. Bunlari yapmiyorsa kendi bilir.

Bundan yillar once ulkenin onde gelen gida ureticilerinden biri vasifsiz iscileri ise alip, 12 aylari dolmadan isten cikartmayi adet edinmisti. Hala surduruyor mu bilmem. Yine kendi sektorunde onemli bir sirketler grubunun patronicesinin Insan Kaynaklari Muduru'ne "tazminat odememe" hedefi verdigini gozlerimle gordum. Bu sirket gecici elemanlarla calisiyor ve cogu zaman pespese projeler oldugu icin elemanlar birkac yil istihdam edilebiliyor. Hanimefendi proje bitmese bile iscilerin 11. ayda isten cikartilip, sonra yeniden alinmalarini istiyordu. Soylemeye gerek yok IK Muduru de ben de bu sirketten arkamiza bakmadan 2-3 ay icinde kactik.
Iyi bir calisan isverenini suistimal etmemeli, mesai saatlerinden calmamali, isverenin sundugu imkanlardan yararlanirken hirsiz durumuna dusmemelidir(eve zimba, kagit, dosya ve hatta tuvalet kagidi, havlu kagit vs. goturmemelidir). Ayni sekilde isveren de calisani suistimal etmemeli, kanuni haklarini cignememeli, kanunsuz fazla mesai uygulamalari yapmamalidir. Kanunun izin verdigi surenin disina cikmak, calisana ait zamani calmaktir ve dupeduz hirsizliktir.
Mecburiyetten zaman zaman etik olmayan isverenlere calismak zorunda kalabiliriz. Kariyerimiz icin, faturalari odeyebilmek, cocuklarimizi doyurabilmek icin buna tahammul etmek zorunda olabiliriz. Fakat bu tur durumlardan kendimizi kurtarmaya cabalamak, uyum saglayip, kole haline gelmemek elimizde. Bazilarimiz icin bu cok zor olabilir ama denememek kendimize ve gelecegimize vuracagimiz en buyuk darbedir.
Ben nasil davrandim? ARKASI YARIN