3 Haziran 2010 Perşembe

Market Alışverişi için En İyi Zaman

Haftalık alışverişinizi hafta sonu yapmak gibi bir derdiniz yoksa yani buna hafta içi vakit ayırabiliyorsanız ne mutlu size!

Hafta sonları AVM'lerden ve marketlerden veba varmış gibi uzak dururum. Yurdum insanı hafta sonu çoluk çocuk, büyükanne, büyükbaba hep beraber pikniğe gidiyor havasında AVM ve marketlere geldiğinden alışverişi hafta içi yapmaya bakarım.

Eğer çalışıyorsanız ve gündüz saatlerinde gidemiyorsanız, size önerim popüler dizilerin günlerini ve saatlerini takip etmeniz. Mesela ben Aşk-ı Memnu günleri saat 20:00-22:00 arası alışveriş yapıyorum. Birkaç yıl evvel de Binbir Gece dizisi yayınlandığı zamanlarda alışverişe çıkıyordum.

Temel kurallar: Alışverişe aç karınla çıkmayın, bir listeniz olsun ama indirimdeki ürünlere de muhakkak bir göz atın.


.

2 Haziran 2010 Çarşamba

Televizyonsuz Hayat

1991'in başında Amerika'da yaşadığım bir dönemde yeni bir eve taşınmıştım. Kiraladığım daire eşyalıydı ancak sahibi TV'sini beraberinde götürdüğü için bir TV almam gerekiyordu. Yakın bir arkadaşım 110-220 Volt çalışabilen multi-system bir televizyon almamı önerdi. Böylece Türkiye'ye dönerken onu götürebilirdim. Şimdi olsa asla bu tavsiyeye uymazdım zira, Amerikan sistemine göre çalışan bir TV'yi o dönemlerde 200 USD civarına bir paraya alabiliyorken, aldığım Sony 49 Ekran TV'ye 540 USD ödedim.

Aldığım televizyon süper çıktığından hala onu kullanıyorum. Dolayısıyle belki de bu kötü finansal fikir o kadar da kötü değildir:)

Bir süredir TV izlemenin hayatımda çok fazla zamana mal oldugunu, bazen seyredecek adam gibi bir şey ararken bir sürü vakit kaybettiğimin farkındaydım. Elimde Haziran sonuna yetiştirmem gereken bir çalışma var. Dikkat dağıtan şeylerden uzak durmaya ve konsantre olmaya gayret ediyorum. Bu nedenle radikal bir adım attım ve Digitürk üyeliğimi iki ay boyunca askıya aldım. Neden mi iki ay? Öncelikle zaten yazın seyredecek birşey olmuyor. Genellikle dizi tekrarları ile vakit dolduruyorlar. Seyrettiğim dizileri Internet'ten rahatça izleme imkanım var. Zaten yerli dizilerden sadece iki tanesini takip ediyorum ve biri bu sezon bitiyor. Hayır Aşk-ı Memnu değil, Canım Ailem'den bahsediyorum:)

Okunmak için sıra bekleyen bir sürü kitabım ve uzun zamandır planladığım birkaç çalışma var. Bunlara konsantre olmak istiyorum.

Eğer iki ay boyunca TV'ye müthiş bir hasret duymazsam, TV'siz hayatımda mutlu olursam, kendisini sonsuza kadar hayatımdan çıkartmaya niyetim var. Böylece her ay ödediğim Digitürk parasından kurtulacağım (Internet masrafım artacak)ve de 1991 model televizyonum bozulduğunda ki, artık bozulması muhtemelen an meselesi, onu yenilemek zorunda kalmayacağım. Bu da ciddi bir tasarruf kalemi. Ama bu işin esas katma değeri bana olacak. Kendimi geliştirmek için bazı çalışmalar yapıp, birçok kitap okuyacağım. Bu da elbette bana kendimi çok daha iyi hissetirecek. Bence paha biçilemez...


.

1 Haziran 2010 Salı

Alışverişkolizm mi?

Geçtiğimiz günlerde çok eski bir arkadaşımla keyifli birkaç gün geçirdim fakat alışveriş merakı beni endişeye sevk etti doğrusu.

Nerede bir dükkan ya da tezgah varsa hepsine baktı ve birkaç defa "şunu alsam mı?" anlarına ben müdahale ettim. "Sende o kolyenin aynısının yeşil boncuklusundan yok muydu?", "Buna gerçekten ihtiyacın var mı?" gbi sorular sormak zorunda kaldım. Zorunda kalmak ne demek? Saçma! diye beni eleştirecek okuyucular olabilir fakat bildiğiniz gibi değil arkadaşımın hali. Öncelikle almak istediği şeyler ihtiyaç olabilecek şeyler değildi. Hali tavrı sanki daha bir tuhaf geldi bana. Esasında almayı düşündüğü şeyleri almakta tereddütlü olduğu, o şeylere ihtiyacı olmadığının farkında olmasına rağmen kendini sanki alışveriş yapmaktan alamazmış gibi bir ruh hali içindeydi. Ufak tefek müdahalelere rağmen lüzumsuz birkaç parça şey satın aldı.

Bağımlılıklar konusunda fazla bilgim yok. Yıllar önce amcamı alkolizmden kaybettim ama hem çok yakın değildik, hem de farklı şehirlerde yaşıyorduk. Bağımlılık sürecini bu yüzden bilmiyorum ama arkadaşım için endişelendim.

Birkaç günlüğüne biraraya gelmişken de bu konuyu açıp, ciddi olarak konuşmak ve canını sıkmak da istemedim. Ayrı şehirlerde yaşadığımız için sık görüşemiyoruz. Aslında çok mesuliyetli ve tutumlu biriydi ama ne olduysa alışverişe yönelmiş. Kendi de durumun biraz farkında gibi zira alışverişe merak geliştirdiğini, kendisinin de bunun nasıl olduğunu bilemediğini söyledi bir ara ama uygun olmayacağını düşünerek çok da deşmedim.

Umarım boş yere endişe ediyorumdur.

.