27 Mayıs 2009 Çarşamba

Staycation: Tatil için yeni bir anlayış

Dünyayı saran ekonomik kriz nedeniyle birçok kişi işlerini ya kaybediyor ya da kaybetme korkusu yaşıyor. İşini kaybetme korkusu yaşamayanlar bile bir ölçüde tedirgin ve para harcamak konusunda dikkatli davranmak zorundalar.

Hal böyleyken Amerika'da tatil anlamına gelen ama aslında bir yere gitmek çağrışımı yapan Vacation sözcüğü Staycation ile yer değiştiriyor. Birçok kişi yıllık iznini evinde geçirmeye ve lokal faaliyetlere katılmaya ve temel olarak dinlenmeye çalışıyor. Böylece tatil için hem fazla para harcamak zorunda kalmıyorlar, hem de nispeten daha dinlendirici bir zaman geçiriyorlar.

Rahmetli anneannem uzun yolculuk dönüşü her zaman "yorgunluğun adını tatil koymuşlar" derdi. Biraz düşününce hak vermemek elde değil. Çoğu kişi bir seferde ancak 1 hafta tatil alabiliyor. Yol stresi, ardından çabucak geçeceğini bildiğiniz bir hafta ve yeniden yol stresi ile işe geri dönüyor olmanın verdiği olumsuz duygular insanların temelde gevşemesine olanak tanımıyor. Hele bir de durmadan cep telefonundan aranmak ya da PDA'den mailleri kontrol etmek gibi "zorunluluklar" tatil kavramını sevimsizleştiriyor.

Bu sene "Staycation" yapmayı deneyin. Hem yola ve otele avuç dolusu para harcamazsınız, hem de evde zaman geçirmenin keyfine varırsınız. Günübirlik seyahatler, piknikler veya kültür turları ile zamanınızı değerlendirebilir, bir yere yetişmek zorunda olmadığınızdan gevşeyebilirsiniz.

26 Mayıs 2009 Salı

Bugünkü Yazım

Bugünkü yazımı EkonomiTürk'te okuyabilirsiniz.

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Maymun İştahlı mısınız?

Yeni bir hobiye hevesle dört elle sarılıp, o hobiyle ilgili dergiler, araç, gereç ve bilimum ıvır zıvırı alıp sonra da bir köşede tozlanmaya bırakır mısınız?

Evinizin dört bir yanında başlanıp yarım bırakılmış tamirat projeleri var mı?

Hevesle başladığınız diyet en fazla 3 gün mü sürüyor?

Yıllık spor salonu üyeliğine yığınla para verip, en fazla 3 defa mı gittiniz?

Bu sorulardan birine dahi evet dediyseniz, büyük ihtimalle ya maymun iştahlısınız ya da elinize aldığınız işi o kadar büyütüyorsunuz ki, sonra bunu devam ettirmek sizin için imkansız hale geliyor.

Sözkonusu olan bir hobiyse bütün araç gereci almaya kalkmadan evvel ufak ufak başlayın, fazla yatırım yapmayın, olabiliyorsa gereksinim duyduklarınızı ilk etapta ödünç alın ya da ikinci el bulmaya çalışın. Seçtiğiniz şey gerçek bir hobiye dönüştüğü takdirde bu sefer, hem de daha bilinçli olarak gereken yatırımı yavaş yavaş yaparsınız.

Evde tamir edilecek pek çok şey olabilir ama bunlara birer birer yaklaşmakta fayda var. En kolay yapabileceğiniz ve en kısa sürecek olandan başlayın. Yani hem salonu boyamaya hem de dolapları yerleştirip, eskileri ayıklamaya niyetiniz varsa, boyadan evvel dolapları halledin. Bir dolapla başlayın, onu bitirmeden bir diğerinin kapağını bile açmayın.

Diyetler konusunda da yapılacak şey alışkanlıkları gözden geçirmek. Size bol su için, en az 5 öğün yemek yiyin, kırmızı eti ve tuzu azaltın tarzı yığınla şey söylenecek. Bir günde bunların tamamını hayata geçirmek imkansız. Her hafta bir ya da ikisini hayata geçirmeye çalışın. En kolayı yeteri kadar su içme alışkanlığı kazanmaya çalışmaktır. Günde 20-30 dk. yürümeniz söyleniyorsa, önce bunu haftada 3 gün yapmaya çalışmakla başlayın. Bazı şeyler tekrarladıkça yerli yerine oturur ve alışkanlığa dönüşür.

Spor salonu üyeliği herkese göre değildir. Dolayısıyla üyeliği satan kişinin yıllık üyelikte indirim vaatlerine kapılmadan evvel önce sadece 15 günlük ya da 1 aylık üyelik konusunda ısrarcı olun. Bir aylık süre sizin spor salonu konusunda ne kadar ciddi olduğunuzu gösterecektir. Hafta en az 3 defa spor salonuna gidecek zamanı yaratamıyorsanız, üye olmayın.

24 Mayıs 2009 Pazar

Sırası mıydı?

Bugün akşamüstü bir mini felaket yaşadım. Bulaşık makinesinin tahliye borusu geri tepti ve yaklaşık bir kova bulaşık suyu mutfağa aktı.Panik içinde sitedeki nöbetçi görevliyi çağırdım. 3 postada sorunu ancak bulup çözebildik. Görevli son derece düzgün ve efendi bir gençti. Hasta olduğum için bana çok yardımcı oldu sağolsun.

Neyse mutfağı 3 kere sildim, kan ter içinde kaldığım için 5 kere üstümü değiştim. Grip bugün zatürreeye çevirmediyse, kolay kolay çevirmez.

Pis bezlerin büyük bölümünü çamaşır makinesinde yıkadım, kalanı yarına artık. Mutfağın şiddetle bir kez daha silinmesi lazım.

Off ya! Sorun atık su borusunun yıllar boyunca birikimler nedeniyle tıkanmasıymış. Ben de zemin katta oturduğum için bu olay benim başıma geldi. Görevli sitede başka apartmanlarda da benzer sorunlar çıktğını söyledi. Site yönetimi uyuyor herhalde. Sanırım bu evler 15 senelik falan. Demek ki boruların bir elden geçmesi lazım. Herkes benim başıma geleni yaşamadan birbir tüm apartmanların bakımını yapsalar ya! Ama olmaz, öylesi kolay olur, memleketim insanı acı çekmekten hoşlanır...