16 Temmuz 2010 Cuma

Değişim Rüzgarları...

Başlık biraz romantik olsa da aslında ilgisi yok. Uzun zamandır yazmıyordum, aslında yazmak için her zamankinden fazla da vaktim vardı. Fakat yazmak içimden gelmiyordu, hala da gelmiyor esasında...

Önümüzdeki günlerde hayatımda bayağı bir değişiklik olacak. Bir ayağım başka bir şehirde yaşamaya başlayacağım. Aslında bir ayağımdan fazlası... Sanırım başım hariç her tarafım. Aklım İstanbul'da olacak ve evimi kapatmayacağım. Her hafta sonu olmasa da sık sık evime gelmek istiyorum. Tabii bu değişiklik daha uzun vadeye yayılma eğilimine girerse, belki taşınmayı düşünebilirim. Ama temelli değil... Lütfen temelli olmasın... Benim yuvam burası.

Bazen hayat insanın önüne hiç beklemediği fırsatları (umarım fırsattır) çıkartıveriyor. Uzanıp almazsak, daha sonra "acaba?, keşke..." deme ihtimalimiz olur diye düşünüyorum. Bir arkadaşım bunu şöyle yorumluyor: "Karşına çıkan kapı beklediğin, bulmayı umduğun kapı olmayabilir ama bu nedenle o kapıdan geçmezsen, belki de bulmayı umduğun kapıya hiç erişemezsin". Mantıklı geldi bana ama belki de mantıklı gelmesini istediğim içindir...

Aldığım karar tamamen rasyonel, işin içine duygularımı, İstanbul'a olan sevgimi, buradaki geniş arkadaş çevremi hiç katmadım. Katsaydım bu kararı alamazdım. Eh mahlası T'Pol olan birinin de mantıklı bir Vulcan'lı gibi karar vermesi beklenir zaten:)

Amerikalıların bir deyimi var: "Hayat sana bir limon verirse, limonata yap!". Ben de öyle yaptım. Bakalım limonatanın içilir hali var mı?