26 Eylül 2009 Cumartesi

Kireç Önleyici Kullanmak ya da Kullanmamak...

Çamaşır yıkarken kireç önleyici kullananlardansanız, size kısa bir bilgi: Kireçlenme ancak suyun çok ısıtıldığı durumda olur. Günümüz deterjanları soğuk suda gayet iyi netice verecek şekilde üretilmektedir. Sıcak su kirleri ve lekeleri pişirip kumaşa daha fazla yapışmalarına sebep olur. Kireç önleyici kullanmanıza gerek yoktur. Zaten zaman içinde kireç önleyiciye verdiğiniz para ile birkaç tane çamaşır makinesi alınabilir. Gerçi her zaman ürünlerin doğru bakımla mümkün olan en uzun süre kullanılmasını öneriyorum. Çevre kirliliğini önlemenin yollarından biri de budur.

-Çok kirli çamaşırları soğuk suyla ön yıkamalı programda yıkayın,
-Bir kez giyilmiş, çok az kirli çamaşırları soğuk suda, ön yıkamasız bir programda veya yün programında yıkayın.
-Her zaman deterjan kutularında önerilenden daha az deterjan kullanın.

Giysi alırken sadece Kuru Temizleme önerilen ürünleri almayın. Temizleyici giderlerinizi minimize etmek için mümkün mertebe yıkanabilen ürünleri tercih edin. Kuru Temizleme kimyasalları çevreye de aşırı zararlıdır.

En iyi saklanmakta olan ülke sırları

Memleketin en iyi saklanmakta olan sırları arasında Sosyal Güvenlik ile ilgili konular var. SGK sitesinden alınabilecek bilgi son derece kısıtlı. Emekli ücretini hesaplamak için uzman olmak gerekiyor.

Bildiğim kadariyla "emekli olduğumda elime kaç para geçer" diye hesaplama yapmak isteseniz bunu sadece Mali Müşavirlerin erişebildiği bir sitede ve Ali Tezel'in sitesinde (artık ücretli) olarak yapmak mümkün.

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım Ali Tezel'den danışmanlık almaya gitmiş. Kendisi yaklaşık 5 yıldır kurduğu şahıs şirketi üstünden danışmanlık yapıyor ancak SSK'lı statüsünü kaybetmemek için bir yakınının şirketinden asgari ücretten primlerini ödemeyi sürdürmüş. Emekliliğine 2 yıl kalan bu arkadaşım, bu seçimi nedeniyle emekli oldugunda yıllarca en üstten yatırdığı primler hiç dikkate alınmaksızın alabileceği maksimum ücretin yaklaşık yarısını almak durumunda kalacağını öğrenip fena üzülmüş. Üstelik de şu aşamada bu durumu önemli ölçüde iyileştirmesine olanak yokmuş. Kendi şahıs şirketini kurarken anlaştığı Mali Müşavir'in kendisini bu konularda hiç uyarmadığını söyledi. Asgari ücretten sigortalanmak yerine kendini part-time çalışıyor gösterse ve primleri maksimumdan ödese bu duruma düşmeyecekmiş.

Şu sıra ben de kendi işimi yapma planları yaptığımdan, bu bilgilerin bana da fevkalade faydası dokundu.

Ali Tezel çok iyi bir uzman ve bu becerisini işe dönüştürmekle çok da iyi yaptı. Onun gibi daha yüzlerce uzmana ihtiyaç var. Zira, bu konularda deneyim sahibi olmayan insanların mevzuatı takip etmesi ve gereken tedbirleri alması pek de olası değil.

24 Eylül 2009 Perşembe

Deve kaç para?

Rahmetli babaannemin anlattığı bir eski zaman hikayesidir: Çocuk heyecanla koşarak dedesinin yanına gelmiş “Dede dede, pazarda bir pula deve satıyorlar. Ne olur biz de alalım bir tane!” demiş. Dedesi başını sallayarak “Buna sarf edecek bir pulumuz bile yok” diyerek torununu geri çevirmiş. Aradan uzunca bir süre geçmiş, torun bu sefer süklüm püklüm ve üzüntüyle dedesinin yanına gelmiş ve “Biliyor musun o bir pula satılan develeri şimdi bin pula satıyorlar, artık hiç alamayız” demiş. Dedesi gülümseyerek cebinden kocaman bir kese çıkartıp torununa uzatmış “Bununla en az 10 deve alabilirsin demek ki… Al bakalım keseyi koş pazara” demiş.

Son günlerde çeşitli yayın organlarında düşmeye başlayan mortgage faizleri nedeniyle emlak fiyatlarının yükseleceği ve emlak almak için doğru zamanın şu içinde bulunduğumuz günler olduğunu anlatan haberlere rastladıkça aklıma hep yukarıdaki hikaye geliyor. Haberler ya büyük inşaat projeleri yapan şirketlerin yöneticilerine ya da banka yöneticilerine dayandırılıyor. Pekiyi ya talep? Faizlerin düşmesi talebi hemen şimdi canlandıracak bir unsur mu acaba? Krizden çıkışın kısa sürede olmayacağını tahmin eden, sütten ağzı yanıp da yoğurdu üfleyerek yiyen, iş güvencesi olup olmadığı konusunda kaygılar taşıyan insanlar hemen koşup emlak almaya kalkışacaklar mı?

Krizden çıkmaya başladığımızı düşünmek için bence biraz erken. İşsizliğin bu kadar yükseldiği, önümüzdeki yılın neler getireceğinin hala çok belirgin olmadığı, insanlarımızın tasarruf alışkanlıklarının bulunmadığı memleketimizde kanımca maksatlı bu haberlere kapılmamak lazım.

Kimin ne söylediğine değil kendi içinde bulunduğumuz finansal duruma bakmamız gerekir. Özellikle iş kaybetme riski olan insanların şu dönemde en az bir yıllık geçim paralarını kenara ayırmadan herhangi bir yatırıma girişmesi anlamlı olmaz.

22 Eylül 2009 Salı

Ucuzluk Alışverişi

Yeni Sezon ürünleri ilk ortaya çıktıklarında fiyatları uçuk karlar içermektedir. Bu nedenle ben neredeyse asla yeni sezon ürünleri almam çünkü bilirim ki kısa bir sürede söz konusu ürünler yarı fiyatına inecek ve bu haliyle bile satıcılar kar edecektir. Ne zaman ki artık yeni “yeni” sezon ortalarına gelinir o zaman bir önceki sezon ürünleri eğer hala kaldıysa zararına satılır.

Eskiden yaz indirimleri Ağustos ortasından evvel başlamazdı. Şimdi ise Ucuzluk Sezonu daha çabuk açılıyor ama bu gerçek bir ucuzluk olmuyor. Bu nedenle dikkatli olmak gerek.

Hevesle Ucuzluk satışlarından alışverişe başlamadan evvel birkaç kuralı hatırlatmakta fayda var:
1. Alışverişi bütçelemiş miydiniz? Ne kadar para harcamayı öngörüyorsunuz?
2. Nelere ihtiyacınız olduğunu tespit ettiniz mi? Bunun en iyi yolu mevcut gardrobunuzu ve ayakkabılığınızı elden geçirip, giyilemeyecek durumda olan eşyaları ayırmanızdır. Sonra elinizde kalan eşyalarla uyumlu olabilmesi için almayı planladığınız yeni parçaların hangi renklerde olabileceğini tespit edip, liste yapmanız yerinde olur. Ayırdığınız giysileri ise hemen verin ve böylece dolabınızda yer açılsın. Vermeye niyetlenerek ayırım yaparsanız bazı giysilerin belki bir sezon daha giyilebilir olduğuna kanaat getirebilirsiniz. Psikolojik bir şey sanırım.
3. Yazlık ve kışlık gardroplarınızın belirli renk temaları olması hem alışverişi hem de giyinirken uygun parçaları bir araya getirmeyi kolaylaştırır. Benim kış gardrobum siyah/lacivert/gri temalı, yazlık gardrobum ise pastel tonları temalıdır. Kışın neredeyse üniforma gibi, koyu renk pantolonların üstüne farklı renklerde boğazlı, uzun kollu penyeler giyerim. Yazın giysilerim biraz daha neşelidir.
4. Bazı insanlar başkalarıyla beraber daha iyi alışveriş ederler bazıları ise yalnız. Ben kardeşim ve annemle iyi alışveriş ederim ama başkalarıyla alışverişe çıkmayı tercih etmem. Çoğunlukla da yalnız alışveriş ederim. Bu tecrübemden kaynaklanan bir alışkanlıktır. Ne zaman bir arkadaşımın gazına gelip bir şey aldıysam, daha sonra o parçayı giyememişimdir. Oysa annem ve kardeşim tarzımı, ne ile rahat edebileceğimi iyi bilirler ve beni gaza getirmeyecek kadar da uyanıktırlar.
5. Ayakkabı alacaksanız, öğleden sonrayı yani ayağınızın en şiş olduğu zamanı bekleyin.

İhtiyaçları Ucuzluk Sezonunda karşılamak ve fiyatların balon gibi şiş olmadığı dönemlerde alışveriş yapmak iyi bir fikirdir. Yine de dikkatli olmak, gerekmeyen şeyleri almamak ve bütçeyi aşmamak lazım.