18 Ağustos 2011 Perşembe

Sigorta Şirketleri ile Dans - 1. Bölüm

Muhtemelen memlekette sigorta konusunda çok hassas olan az sayıda vatandaştan biriyimdir. DASK, konut sigortası, aracı trafiğe çıkartmadan KASKO yaptırmak gibi huylarım vardır. Özel sektörde çalıştığım için de yıllar boyunca hep özel sağlık sigortam oldu. Yıllar önce ömür boyu yenileme hakkı elde ettiğim için çalışmadığım dönemde de bu sigortayı devam ettirmek istedim. Fakat bir önceki uyuz sigorta şirketi haksız yere bir istisna uyguluyordu. Uzun araştırmalardan sonra karar kıldığım yeni şirkete bu durumu anlattım onlar da bana belli bir testi geçersem sözkonusu istisnayı kaldıracaklarını söyledi. Testi geçtim, istisna kalktı, ben de onlarla anlaştım. Zaten istisnaya konu olan hastalıkla bir alakam olmadığından 2007’den 2011’e kadar geldik.

Bu sene basit bir şikayetle doktora gittiğimde bir nevi tam kontrol olsun diye birkaç pahalı test istedi. O da ne? Meğerse istisnam varmış! Gerçi poliçeme bunu yazmamışlardı ama anlaşılan sinsi bir şekilde bunu kayıtta tutup, ilk gereken zamanda beni yarı yolda bırakmışlar. Sigorta şirketi bu masrafları ödemedi. Doktorumla konuştum ve bana bir rapor verdi. Testlerin temiz çıktığını kalp-damar hastası olmadığımı belgeledi. Ben de tüm test sonuçlarını ve doktor raporunu sigorta şlrketine yolladım. Buna mukabil bana istisna uygulamaya devam edeceklerini bildirdiler. Bu durumda ben de söz konusu sigortamı iptal ediyorum. Zaten aynı istisnayı uygulayan ve şirketim tarafından finanse edilen başka bir şirketten hizmet alıyorum. Kalp-damar tetkiklerini her yıl cebimden ödeyerek yaptırsam, sigortaya kendi ödediğim prim kadar tutmaz. Kaldı ki SGK anlaşmalı doktorlardan özel hastanelerde hizmet alabilirim . O halde ne diye devam edeyim ki?
Sigorta şirketlerinin bütün oyun planı hasar ödememek, tüketiciyi bıktırmak, “lanet olsun” dedirtmek üzerine kurulu sanırım. Hal böyleyken hiç ağlayıp, vatandaşta sigorta bilinci olmadığından bahsetmesinler. Esas sigorta bilinci olan vatandaş enayi yerine konuluyor!

Sigortanın iptal edilmesi için dilekçe yollamadan evvel müşteri hizmetlerine yazılı olarak başvurarak, 1 Eylül 2011’den itibaren sigortayı iptal edersem geri alacağım prim miktarını ve halihazırda kredi kartıma yansımış olan taksitlerin akıbetini sordum ve yazılı bir yanıt aldım. Yazdığım dilekçeye de bu yazışmaları ekledim ki, sonradan çamura yatacaklarsa iki kere düşünsünler. Bakalım ne olacak? Adam gibi iade yapıp, sözleşmemi feshedecekler mi yoksa türlü çeşitli zorluk çıkartacaklar mı?

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Dilimde Tüy Bitti

Bu blogda durmadan tasarruf edip, para biriktirmek üzerine yazdım, çizdim. Bazıları mevcut faiz oranlarının tasarruf etmeyi cazip olmaktan çıkardığını, borsanın riskli olduğunu, BES’in geleceğinin belirsiz olduğunu bu nedenle de tasarruf etmek yerine paraları yemenin daha makul olacağını düşünüyorlar. Borsa riskli, BES belirsiz de bizim geleceğimiz bu konuda net mi? Sağlığımız emekli olabileceğimiz yaşa kadar çalışmamıza izin verecek mi? Emekli maaşları her zaman düzenli olarak ödenebilecek mi? 90 yaşımıza kadar yaşamayacağımızdan emin miyiz?

Bende mi bir tuhaflık var da ben bu kadar gelecek endişesi yaşarken ki, çok şükür maddi açıdan kötü bir pozisyonda değilim, etraftaki insanların çoğu sanki yarın yokmuş gibi yaşayabiliyor? Tasarruf etmekten geçtim hala kredi kartının minimumunu ödeyerek zaman içinde borçtan kurtulabileceğini zanneden “saf” insanlar var. Kredi kartının tamamını ödememek ve kredi kartını bir borç aracı olarak görmekle tefeciden para almak arasında pek bir fark yok. Borcunuzu ödemezseniz, Tefeci sizi topuğunuzdan kurşunlayabilir ama bankalar da başka açılardan acı verici olabilirler.

Para biriktirmek şart ama öncelikleriniz olmalı. Önce küçük bir acil durum fonu oluşturun. Belki 1 maaşınız kadar. Sonra da elinize geçen her kuruşu varsa kredi kartı borcunuzu tamamen kapatmak için kullanın. Kredi kartı bir ödeme aracıdır, bir borçlanma aracı değildir. Acil durum fonu da acil işler içindir. Ani bir hastalık, ailede bir vefat gibi. Haftasonu AVM turlarken indirimde gördüğünüz yeni televizyonu, kap kacağı yahut da ihtiyacınız olmayan ıvır zıvırı almak için bu fonu kullanmamalısınız.

Bazı bireysel finans uzmanları borç ödeme miktarı en düşük olan borcunuzdan başlamanızı önerseler de benim yaklaşımım farklı. Ben faizi en yüksek olan borcu ödemeye başlamayı tercih ederim. Evet bir borçtan kısa vadede kurtulmanın psikolojik olarak rahatlatıcı bir yanı vardır belki ama esas cebimizi yakan şey yüksek faiz olduğundan benim önceliğim en yüksek faizli borcu temizlemek olur.
Lütfen ama lütfen popüler tabirle “Kredi Kartızede ya da Kredi Kartı Mağduru” olmayın. Öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki kredi kartları tabancayı çekip, şakağımıza dayayıp bize zorla para harcatıyorlar. Eh gelir belli, gider belli, mecburen mağdur oluyoruz. Valla benim kredi kartlarım kuzu kuzu cüzdanımda bekliyorlar. Ben onları rahatsız etmezsem, orada sonsuza kadar uyurlar ve beni mağdur etmeyi akıllarından bile geçirmezler. Kendinizi alışveriş sarmalından kurtaramıyorsanız, kartları evde bırakın. Cebinize ihtiyacınız kadar para koyun, sokağa öyle çıkın. Hain kartların saldırısına uğramadan geri dönebilirsiniz.