9 Mayıs 2012 Çarşamba

Bir devrin sonu...

Bugün 2000 yılından beri kullandığım Garanti Bonus Kartımı iptal ettim. Bireysel Emeklilik katkı payına verdikleri bonusu düşürdüklerinden beri bunu yapmayı planlamıştım fakat bazı taksitlerim vardı. Bugün itibariyle ne taksitim var ne de bonus kartım. Artık sadece Worldcard Adios Premium ve Ziraat Platinum kartlarım var. Adios'a ödediğim yıllık üyelik ücretine acımıyorum. Bu kart son 12 senede beni Amerika'ya defalarca bedava götürdü. Artık eskisi kadar bonkörce puan vermiyor ama yine de ben faydasını görüyorum. Ziraat bankasının kart ücreti ise devede kulak. O benim yedek kartım. Cep telefonu faturalarım hariç hiç kullanmıyorum. Cüzdanımda sadece iki kredi kartım var. 1990 yılından beri KK kullanıyorum ve ilk başlardaki birkaç acemilik dışında bir kuruş faiz ödemedim. Çok kötü bir müşteri olduğumun bilincindeyim:) Bir ara KK sayım 4'e kadar çıkmıştı ama bunu hiç geçmedi. 2 kart bence ideal.

6 Mayıs 2012 Pazar

Bireysel Finans Blogları

uzun zamandır izlediğim bireysel finans bloglarından bir kısımı tamamen yayını durdurdu. Uzun zamandır hiçbir post yayınlanmıyor. Bazılarının satıldığını biliyorum. Alan firmalar bunları öylece bırakmayı tercih edebiliyorlarmış. Bazıları ise çok sıkıcı hale geldi. The Simple Dollar buna örnek. Boston Gal's Open Wallet'da hiç hareket yok. Moneyapolis de de öyle. My Open Wallet nadiren yeni yazılar yayınlıyor. Söz mü bitti, yazarlar benim gibi artık bundan keyif almamaya mı başladılar, heves mi kaçtı bilemiyorum ama okuyacak yeni bloglar bulmam gerekiyor.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Bireysel Emeklilik

Son günlerde sözümona tasarrufu teşvik için Bireysel Emeklilik sisteminde bazı değişiklikler yapılıyor. Bu durum için Tüketici Finansman.Net'te güzel bir yazı yayınlandı.

Vergi matrahından indirim opsiyonunu ben kullanıyordum. Bu değişikliklerin bir nedeni de herkesin kullanmayışı imiş. İyi de kullanamayanlara bir çözüm sunmak varken kullananı cezalandırmak niye?

Benim BES'e zorunlu olarak para ödemem gereken 1 yıl 1 ayım var. 10 senem dolunca durumu gözden geçireceğim. Erken çıkmak niyetim yok ama bu sistemi ileride iyice oyuncak ederler mi diye tırsıyorum.

15 Nisan 2012 Pazar

Can Sıkıntısı Bütçeyi Deler! İnsanı hedefinden eder!

Okuyanlar bilir; bütçe benim için önemlidir. Son dönemde bütçemi delmekte olduğumu fark ediyorum. Bunun en temel sebebi de bazen içimden eve gitmek gelmediğinde dışarıda yediğim yemekler ya da sinema vs. türü ufak kaçamaklar.

Sağda solda dolanırken aslında çok da önemli olmayan ufak tefek ıvır zıvır alınabiliyor. Normalde yokluğunu hissetmediğiniz ama karşınıza çıkınca almayı düşündüğünüz şeyler...

Velhasıl bu sene ile ilgili bazı hedeflerim var ve finansal olarak bu hedeflere ulaşabilecek gibi görünmüyorum.

Çalıştığım yerde emekli olup çalışmak mümkün değil. Emeklilik hakkını kullanacaksanız şirketten ayrılmalısınız. Gerçi artık İstanbul'a dönmek istiyorum. Bu nedenle de zaten son dönemde tadı tuzu kaçan bu şirkette çalışmaya bayılmıyorum. Ancak, belli bir miktar para kenarda olmayınca malumunuz benim huzurum kaçar. Özellikle de hala yatırım için aldığım evin borcu varken.

Niyetim Ekim başı emekli olmaktı ama Ocak 2013'ü beklemek gerekecek gibi görünüyor. hatta belki de Nisan'ı. Zira bu evi kiraya vermem gerek. Kış mevsimi ev kiralamak için çok da uygun zaman değil.

Bu bekleme olayı canımı sıkıyor. Alternatifi çalışacak bir proje bulmak ya da İstanbul'da yeni bir iş bulmak. Fakat çok uzun zamandır piyasayı takip ettiğim halde dişe dokunur bir pozisyon karşıma çıkmıyor. Yine yaz dönemine giriyoruz. Bu dönem zaten iş değişikliklerinin zayıf olduğu bir dönem. Dolayısıyla, çok da umutlu değilim. Bütçeme sahip çıksam ve kaçamaklardan uzak dursam iyi olacak.

11 Nisan 2012 Çarşamba

Facebook ve Twitter Kullanıcısı okurlar

Facebook ve Twitter kullanan ve blogu yazılarımdaki aksamalara rağmen beğenerek okuyanlar blogu bu mecralarda tavsiye ederlerse sevinirim.

Beni yazmaya teşvik eden şey okunmak sanırım:)

9 Nisan 2012 Pazartesi

Tutumlu Kısa Kaçamaklar

Bu yıl uzun bir tatil yapmayı bütçeme alamayacağım. Ancak, günlük işlerden uzaklaşıp, stres atmak için uzun hafta sonlarında tutumlu kısa kaçamaklar yapmayı planlıyorum.

İlkini 23 Nisan Resmi tatili ile birleşen hafta sonunda yapacağım. Otel rezervasyonumu çok uygun bir fiyattan haftalar önce yaptırmıştım. Annemi de alıp yakınlardaki bir ile çevre ve doğal güzellik görmeye gideceğim.

Yanımıza evde hazırlanmış atıştırmalıklar almayı ihmal etmeyeceğiz. Bu sayede güzel manzaralarla karşılaştığımızda keyifli molalar verebiliyoruz.

Ertesi hafta da şirketin yıllık iznimize mahsup ederek vereceği bir gün sayesinde 4 günlük uzun bir hafta sonu olacak. İstanbul'a evime gitmeyi ve kışlık giysilerle yazlıkları değiştirmeyi umuyorum. Deniz kenarında zaman geçirmeyi çok özledim. Annem de bana eşlik edecek. O da Istanbul'u çok özlemiş, ne zamandır gitmek istiyordu. Ona birkaç hafta orada kalmasını teklif ettim. Bakalım yapacak mı?

5 Nisan 2012 Perşembe

Finansal Konuları Paylaşmak

İnsanlar yaşarken hayatın günlük sarmalı içinde geleceği, sağlık sorunlarını, hele ki ölümü hiç düşünmüyor. Finansal konular genelde evdeki tek bir kişinin sorumluluğu oluyor. Kimi kontrol hastalığı nedeniyle bu konuları paylaşmıyor, kimi bu işleri bir yapan varken bulaşmak istemiyor, kimi umursamıyor vs. vs.

Ne zamanki bu işlere bakan kişi beklenmedik bir anda hayatımızdan çıkıp gidiveriyor, o zaman bu işleri bilmemenin verdiği rahatsızlık ve panik geride kalanları sarıveriyor.

Ailenin finansal işleri ile ilgili olarak ailede birden fazla kişinin haberi olmalı. Dokümanlar belli bir yerde, düzenli olmalı, gereken açıklamalar dosyanın başında detaylı bir şekilde tutulmalı.

Banka hesap numaraları, kredi kartları, taksitler, krediler ve varsa elden alınmış borçlar detaylı şekilde ve belli bir metodla takip edilmeli. Hele elden alınmış ve belgesi olmayan borçlar geride kalanların en büyük kabusu olabilirler.

Eğer bekarsanız, maddi detaylarınızı en az yılda bir kez toparlayın ve bir yakınınızla paylaşın. Ben her yıl bir kez kasamda ne dokümanlarım var, hangi bankalarda hangi hesap numaralarım var, hangi kredi kartlarını kullanıyorum, otomatik ödemelerim ve diğer ödemelerim nelerdir diye bilgilerimi toparlayıp, kardeşimle paylaşırım. Genelde bu bilgiyi yüzünü ekşiterek alır ve ölümü düşünmem hoşuna gitmez ama hayatın gerçeği bu. Benden sonra kimsenin paniğe kapılmasını istemem.

Yaşam da ölüm de biz insanlar için. Hal böyleyken geride kalanların acısına gereksiz endişeyi eklememek lazım.

Hayat falsolu toplar atıyor...

Çok kısa bir süre önce bir yakınımızı, çok yakınımızı kaybettik. Geride kalanlar hala şoku üstlerinden atamadılar. Şu günlerde onlara destek olmak, ileriyi görebilir hale gelmelerini sağlamak gerek. Bu süreçte elbette elimizden geleni yapacağız.

Uzun zamandır yazmıyorum. Söz mü bitti, heves mi bitti bakıyorum ama anlayamıyorum.

Blogumu para kazanan bir blog yapmak istiyorum ne zamandır fakat bu gerçek bir iş. Hem üstünde uzun uzadıya düşünmek gereken bir iş, hem de planlı ve sistematik bir şekilde trafik çekmeyi becermeyi gerektiren bir iş. Enerji gerek bana.

5 Mart 2012 Pazartesi

Tutumluluk Nasıl Katledilir?

Lüzumsuz masrafın her türlüsünden kaçınmaya çalışan bendeniz yediğim trafik cezasını indirimli tarifeden 115 TL olarak ödemiş bulunuyorum. Kocaman bir aferin bana!

Üstelik de fahri bir trafik müfettişi kırmızı ışık ihlali nedeniyle beni ihbar etmiş! Hayatta kırmızı ışıkta geçmem, buna çok dikkat ederim. Nasıl olduğunu hiç ama hiç anlamadım ve vedalaşmak zorunda kaldığım paranın tamamen havaya savrulması nedeniyle pek üzüldüm. Parayı sokakta düşürsem üzülmez, "belki muhtaç birinin işine yaramıştır" diyerek kendimi avuturdum.

Tutumluluğu Katleden birkaç davranış:

1. Trafik Kurallarını İhlal etmek,
2. Aile ya da arkadaş gazına gelip, ihtiyaç olmayan abuk subuk şeylere para harcamak,
3. Sinirlenip, hırsını alışverişten çıkarmak,
4. Sıkılıp, kendini alışverişe vurmak,
5. Online alışverişin kolaylığına kanıp, planda olmayan ıvır zıvır almak...

İlavesi olan?

22 Şubat 2012 Çarşamba

Istanbul'a gidiş

Malum sık sık Istanbul'a evime gitmeye çalışıyorum ama kışta kıyamette zor oluyor. Genelde kendi arabamla gitmeyi tercih ederim ama kışın otobüs yolculuğunu tercih ettim. Fakat o kadar uzun sürüyor ki, insan bindiğine bineceğine pişman oluyor. Vakit kaybı da cabası.

Gidiş dönüş otobüs 100 TL tutuyor. 20 TL da eve gidiş geliş taksi parası. Hayli makul bir rakam ama bu sefer arkadaşlarımı önceden organize ettim ve uçakla gitmeye karar verdim. Gidiş-Dönüş 133 TL. Bu kez çok işim olduğu için bir de araç kiraladım, o da 2 gün için 150 TL tutuyor. Biraz hovardaca oldu gibi ama öyle gerekiyor. Kendi aracımla gitseydim de hemen hemen aynı fiyata gelirdi ama hem kış koşullarında araba kullanmamış oluyorum, hem yorulmuyorum, hem evime daha erken varıyorum, hem de arabamın 1000 km daha yapmasına engel oluyorum. Toplam sahip olma maliyeti daha iyi.

Istanbul'a gittiğimde genelde taksiye ve dolmuşa biniyorum ama bu sefer gitmem gereken mesafeler çok uzun. Dolayısıyla bu seçim daha mantıklı oldu.

19 Şubat 2012 Pazar

Türk Kahvaltısı Resmi

Bugün biri bana "Kahvaltı fotoğrafı lazım. Sence nasıl bir ayarlama yaparız?" dese, evdeki beyaz peynir, zeytin, reçel ve balı çıkartır, yanına bir tabakta birkaç dilim ekmek koyar, bir tabağa da domates, salatalık dilimledikten sonra, ince belli bir bardakta çayla birlikte fotoğraflarım. Benim anladığım kahvaltı fotoğrafı bu olur. Muhtemelen bu memlekette yaşayan ve Hürriyet Gazetesi okuyan/okumayan çoğu kişi benzer bir kahvaltıyı düşünür.

O halde bugünkü İK ekinde Hürriyet Gazetesi neden, portakal suyu, mısır gevreği, yumurta, kızarmış ekmek ve domuz pastırması ile kahve resmi kullanmıştır bilen var mı?

Bu kadar tembel olunmaz ki... Kahvaltı resmi koyalım deyince Google'dan bulunan ilk resim kullanılırsa böyle olur.

17 Şubat 2012 Cuma

İnsaf!

Çocukluğumdan hatırlarım, rahmetli Erbakan televizyona çıkıp elinde bir file sallayıp: "Bu file kaça doluyor biliyor musunuz?" ile başlayan ve "Sizi gidiiii..."lerle devam eden nutuklar atardı.

Bugün aldıklarımın listesi şöyle:

1. Ufacık bir Iceberg marul
2. 1 Demet roka
3. Yarım kilodan az köy biberi, belki 250 gr. falandır
4. Yarım kilo cherry domates
5. İki tane 5 lt.lik su
6. 1 kg. salatalık

Hesap? 15 TL 13 kuruş.

Hepsi ot sonuçta yahu! Normalde domates, biber ve salatalık almıyorum. Doktorlar herşeyin mevsiminde tüketilmesini öneriyorlar ama bugün akşam kendime şöyle güzel, zevkli bir salata yapmak istedim. Tabii aldıklarım ot ama bir yandan da mevsim nedeniyle hepsi sera malı. Sanırım bu pahalılık ondan ileri geliyor. Neyse daha en az 3 salata, bir de kısır çıkar bunlardan:) En azından taze ve lezzetliydiler. Bu mevsim için lezzet sürpriz oldu doğrusu...

16 Şubat 2012 Perşembe

Stresi Azaltmanın 5 Yolu

1. Egzersiz yapmak,
2. Hava soğuk bile olsa birkaç dakika için olsun açık havaya çıkıp, derin derin nefes almak,
3. Örgü örmek,
4. Güzel bir kitaba dalmak,
5. Çikolata yemek

Bunlar bende işe yarıyor, tavsiye ederim. Ha bir de arada "ya sabır, ya sabır..." diye kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum, o da fena olmuyor. Tespih çekmeye başlamak konusunda ise kararsızım.

15 Şubat 2012 Çarşamba

Mutfak Masraflarını Kısmanın 10 Yolu

1. Liste yapmadan alışverişe çıkmayın.
2. Sık aldığınız 20 kalem malın fiyatını bilin ve bunlarda kayda değer indirimler varsa listenizde olmasa bile eğer bütçeniz müsaitse satın alın.
3. Birim fiyatları kontrol edin. Her zaman büyük paket ekonomik paket olmuyor. (Geçen hafta 14'lü paketlerde satılan tablet bulaşık deterjanında indirim vardı. Tablet başına 35 kuruşa mal oluyordu. Daha büyük paketlerde ise tablet başına fiyat 43-65 kuruş arası oynuyordu. Rafta kalan iki 14'lü paketi tabii ki hemen aldım).
4. Sebze-meyveyi mevsiminde tüketin.
5. Haftada bir akşam yemeğinde kahvaltı yapın.
6. Alışverişe aç çıkmayın.
7. İhtiyacınızdan fazla bozulabilecek gıda almayın.
8. Stokladığınız ya da buzluğa attığınız ürünlerin son kullanım tarihleri geçmeden onları tüketmeyi planlayın.
9. Alışverişe çocuklarınızla gitmeyin.
10. Yemekleri varsa düdüklü tencerede pişirin, fırını kullanacaksanız ardarda birden fazla şey pişirmeye çalışın. Isıyı boşa vermeyin.

9 Şubat 2012 Perşembe

Ayşe Arman'ın Bugünkü Yazısı

Ayşe Arman'ı severim ve uzun yıllardır okurum. Cesur ve aykırı duruşu hoşuma gider. Bugün "Vazgeçmek Özgürlüktür" başlıklı güzel bir yazı yazmış, bence okumaya değer.

7 Şubat 2012 Salı

Bankalar ve İnsanlar!

Garanti Bankası ile vedalaşmaya hazırlandığımdan bahsetmiştim. Bugün otomatik ödeme emirlerini maaşımın yattığı bankaya taşımaya karar verdim. Turkcell ile ilgili otomatik ödeme emirlerinde sorun çıkmadı ancak iş İGDAŞ'a gelince durum değişti. Yeni banka başka bir bankada otomatik ödeme emri var ben bunu alamam diye tutturdu. Yarım gün bekleyip, tekrar denedim. Yine olmadı.

İGDAŞ sitesine gidip sorgulama yapayım dedim, bir de baktım ki geçen yılki Mayıs ayı faturası ödenmemiş. İstanbul'daki evde doğalgaz sadece ocak için kullanılıyor. Uzun zamandır İstanbul'da olmadığım için de fatura gelmiyordu. 5 TL tutarındaki gecikmiş faturayı ödedim ama otomatik ödeme emrine dair bir bilgi bulamayınca, İGDAŞ'a mesaj attım. Bu arada mükemmel çalıştıklarını söylemeliyim. Çok kısa bir sürede son derece kibar bir görevli beni aradı ve üzerime kayıtlı tesisat için Halk Bankası'na verilmiş bir ödeme emri olduğunu söyledi. Hoppalaaaa! hayatımda Halk Bankası müşterisi olmuşluğum yok ki...

Anlaşılan vatandaşın biri kendi tesisat numarasını girerken hata yapmış. Ancak anlamadığım şu: Benim bankam başka bankada otomatik ödeme emri var diye kendini yırtarken ve de benim otomatik ödeme emrim Garanti Bankasında görünürken Halk Bankası bu emri nasıl kaydetmiş?

Ya ne tuhaf insanlar var! İnsan bu tür bir konuda azami dikkati göstermez mi? Ben olsam 750,000 kere kontrol ederdim.

Halk Bankasına mesaj atıp, durumu bildirdim. Bakalım ne zaman çözülecek?

6 Şubat 2012 Pazartesi

Tutumlu Rehabilitasyon Metodları

Kimi zaman hayat istediğimiz gibi gitmez ve fazlaca stres hissedebilir hatta depresif bir moda girebiliriz. Bununla baş etmenin bir yolunu bulmaya çabalamazsak, durum kötüleşebilir ve profesyonel yardım alma hatta ilaç kullanımının gerekmesi gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Profesyonel yardım almak da, ilaç kullanmak zorunda olmak da utanılacak şeyler değil elbette. Fakat, sorunumuz derinleşmeden bireysel bir çözüm üretebiliyorsak, öncelikle bunu denemekte ve sorunun derinleşmesini önlemeye çaba göstermekte fayda var.

Bu hafta sonu çingene battaniyesi yapmak için bir sürü yün aldım. Kardeşime yaptığım battaniye bayağı işe yarıyor. Bir tane de kendime öreyim dedim. Sonuçta örgüden pek anlamam. Sadece düz parçalar örebiliyorum ve fazlasını öğrenmek için de bir gayretim yok ama olduğu kadarı da işe yarıyor.

Örgü örmek, parçalı bulmaca (puzzle) yapmak, spor yapmak, resim yapmak ya da tahta vs. boyamak gibi dikkat ve konsantrasyon isteyen işler insanda terapi etkisi yaratabiliyor.

Bu arada koskoca battaniyeyi örmek için toplam 45 TL şiş ve yün parası verdim. Hem terapi, hem battaniye toplam 45 TL'ye bedava bence:)

5 Şubat 2012 Pazar

Emlak Vergisi

İnsanın gereksiz masrafa girmesini önleyen en önemli şeylerden biri de vergileri takip etmek bunları bütçelemek ve zamanında yatırmayı becererek ceza ödememektir.

Geçen yıl bir daire aldığımı birçok okuyucum biliyor. İlk yıl bu daire için vergi tahakuk etmeyeceğini biliyordum. Onun için Kasım ayında bağlı olduğum belediyenin web sitesini kontrol bile etmedim.

Bu yılın bütçesini yaparken 2. konut için Emlak Vergisi kalemi açmadığımı fark edince, hemen belediyenin web sitesini kontrol ettim. Bu yıl artık bu yeni daire için vergi ödeyeceğim. Yıllık toplam 93 TL. Mühim bir meblağ değil ama yine de cezalı vergi ödemek istemem.

Bu sene kardeşim de Motorlu Taşıt Vergisini son dakikaya bırakmış, sonra da Internetteki yoğunluk yüzünden son akşama kadar vergiyi ödeyememiş. O gece de tiyatroya biletleri olduğundan benden rica etti. Neyse ki fazlaca uğraşmadan ikisinin de vergilerini yatırdım. Böylece cezaya düşmediler.

Bu memlekette hem benzin anormal pahalı hem de otomobil alırken tabi olduğumuz vergiler. Otoyollar çoklukla paralı. Hal böyleyken üstüne bir de MTV ödemek bana fazla geliyor doğrusu.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Vejeteryan Okuyucuya Çağrı:)

Bugün İlknur Hanım önceki yazılarımdan birine not bırakırken vejeteryan olduğundan bahsetmiş. Bizimle birkaç lezzetli ve pratik yemek tarifi paylaşırsa sevinirim. Etrafımda vejeteryan kimse yok. Türk damak zevkine uygun tarifler arıyorum ne zamandır...

tpolthetrekkie@yahoo.com adresime çok fazla bakmıyorum. Tarifleri o adrese yollayıp, buraya da yorum bırakırsa seve seve tariflerini yayınlamak isterim.

31 Ocak 2012 Salı

Şimdi de Garanti Bankası

Garanti Emeklilik hesabıma yaptığım ödemelerin %1'ini bonus olarak geri alıp, Bireysel Emeklilik hesabıma yönlendirdiğim için BE sistemine sadece %1 Yönetim gideri ödüyordum. Bazı BE'lerde bunun %8'e kadar çıkabildiğini bildiğimize göre avantajlıydı. ....dı diyorum zira bundan böyle katkı paylarımın sadece %0,4'ünü bonus olarak geri vereceklerini bildiren bir mesaj aldım. Yani otomatikman yönetim giderim %1,6'ya çıkmış oluyor.

GB'da hesabım yok. İşletim ücreti ödememek için kapatmıştım. Sadece kredi kartım var. Bununla da cep telefonu ve ADSL ile OGS ve İgdaş'ı ödüyordum. Bonus kartımın suyu ısındı. GB ile tüm ilişiğimi kesmeyi planlıyorum. Yedek olsun diye her zaman iki kredi kartı taşırım. Biri YKB diğeri ise Bonus idi. Ziraat Bankası'nın Maksimum kartının yıllık üyelik ücreti maaşımı bu bankadan aldığım için sanırım avantajlı. Bunu araştırıp, yedek kartı Ziraat bankası kartına çevirmeyi planlıyorum. OGS cihazını Garanti'nin bir kampanyasından ücret ödemeden almıştım. Bu kampanya nedeniyle taahhüdüm neydi hatırlamıyorum. Bunu kontrol edeceğim. Eğer süre dolduysa, bye bye BONUS!

Bankalar hükümetin aldığı bazı tedbirler nedeniyle azalan karlılıklarını artırmak için yaratıcı yöntemler bulmaya çalışırken tüketiciler de boş durmamalı...

22 Ocak 2012 Pazar

Evde sıkılmayın, AVM'lerde boşa para harcamayın...

Bu soğuk havalarda hafta sonları eve "tıkılıp kalmak" yerine kendini AVM'lere atıp, boş boş dolaşırken bir çok firmanın "Ucuzluk başladı!" vaatlerine dayanamayarak, hiç hesapta olmayan paralar harcayan ve bütçelerine devasa delikler açan insanlara evde sıkılmamanın ipuçlarını vereceğim.

Çocuklu bir aileyseniz zaten AVM'lere takılmak ciddi masraflı bir iş olacağından evde eğlenceli aktiviteleri tercih etmeniz yerinde olacaktır. Üstelik eğlenirken çocuklarınız ve eşinizle kaliteli zaman geçirmek hepinize iyi gelecektir.

İşte bazı öneriler:

- Çocuklarla birlikte mutfakta kurabiye yapmak, sonra bunları çayla servis etmek,
- Yemek masasının üstüne kağıtlar, boyalar getirip ailece eğlenceli bir resim, kolaj ya da patates baskısı yapmak,
- Tuz seramiği ya da un ve mobilya tutkalı karışımı ile elde edeceğiniz hamurdan sanat çalışmaları yapmak,
- Mısır patlatıp ya da sütlü kakao yapıp, beraberce izlenebilecek bir filmi seyretmek,
- Havalar düzeldiğinde ailece yapılacak aktiviteler planlamak, bunları Internet'ten araştırmak,
- Parçalı bir bulmaca (puzzle) ile uğraşmak,
- Artık yün ya da kumaş parçaları, kartonlar, elişi kağıtları, baklagiller, şekilli makarnalar ile yaratıcı projeler üretmek.

Bunların bazıları büyük ihtimalle çocukluğunuzda yaptığınız ama çocuklarınızla yapmadığınız şeyler olabilir. Bu faaliyetleri yeniden hatırlamak, çocuklarla yeniden çocuk olmak tüm ailenize iyi gelebilir.

Yalnız yaşıyorsanız güzel bir film izleyebilir, keyifli bir kitaba dalabilir, yaz tatilinizi planlayabilir, ilgi alanlarınızdaki şeyleri araştırmak için Internet'te gezinebilirsiniz. Örgü örerek yahut da el mahareti gerektiren başka uğraşlarla meşgul olarak, yeteneğinizi deneyebilir ya da bugüne kadar keşfetmediğiniz yaratıcı yanlarınızı keşfedebilirsiniz.

Para tuzaklarına kapılmayın, evinizin tadını çıkartın.

19 Ocak 2012 Perşembe

Isınmak için...

Bu ara Ankara felaket soğuk. İş çıkışı eve dönerken, arabanın derecesi -12'yi gösteriyordu. Park ettiğim yerden apartmana kadar (200m.) yürürken dondum.

İlk işim kombinin ısısını yükseltmek, sonra da çay koymak oldu. Hızlı bir şekilde kısır yapmaya koyuldum. Yarım demet maydonoz ve 4 adet kocaman köy biberini demlenmekte olan bulgurun üstüne kıyıp, koşar adım banyoya gittim. Sıcacık bir duşun ardından güzelce demlenmiş çay ve kısırdan oluşan akşam yemeğimi gövdeye indirdikten sonra mutlu ve ısınmış bir bireye dönüştüm.

Çay ve kısır ayda 2-3 kez akşam yemeği oluyor bana. Hem pratik, hem tutumlu, hem de oldukça sağlıklı bir akşam yemeği.

Şimdi de sırtımda annemin ördüğü sıcacık tutan şal, yatağın içinde oturup keyif yapıyor ve 3. bardak çayımı içiyorum.

Kışın yemeklere fazladan acı biber de katıyorum. Onun da iç ısıtıcı bir etkisi oluyor.

Yarın akşam yemeği için ya yeşil mercimek yapacağım ya da eve dönerken balık alacağım. Mercimeği çok özledim. Böyle soğuk havalarda o da ideal ve iç ısıtan bir yemek. Biraz suluca yapıp, yerken sirke ilave ediyorum. Bu babaannemden gelen bir alışkanlık. Sirke yeşil mercimeğe çok yakışıyor.

17 Ocak 2012 Salı

Sabrın sonu...

Sabrın sonu selamettir derler ben bunu hiç deneyimleyemedim. Sabırsız ve inatçı bir tipim ve fakat bu sefer azmettim. "Sabır sabır ya sabır!" diye dolaşıyorum.

Gaza gelmeye de temayüllü olduğumdan bugün etrafımdaki insanlara "Rica ederim beni gaza getirmeyin. Çünkü gaza kolayca gelen bir tipim ama sonuçları daima kötü olmuştur. O yüzden sıkın dişinizi, ha gayret, aldırmayın, kötü düşünmeyin!" dedim. İyi mi?

Her sabah kalkıp: Bugünü de atlatacağım! diyorum. Birer birer şafak sayıyorum.

Bazen kendimi bu şekilde çok mu hırpalıyorum diye düşünüyorum ve yıllar yıllar evvel annemden bana kalan bir masal kitabında okuduğum bir hikaye aklıma geliyor.

Kraliçenin biri doktorlarından bir bebeği olacağı müjdesini alınca çok mutlu oluyor. Oğlu mu yoksa kızı mı olacak diye heyecan ve merak içinde beklerken ülkenin önde gelen bilginleri ve kahinleri kendisini ziyaret edip bir altın makara veriyorlar. Bu altın makara doğacak çocuğun ömrünü gösteriyor ve yavaş yavaş dönüyor. Döndükçe altın iplikten birazı kaybolup gidiyor. Kraliçe sabırsızlık içinde bebeği beklerken aklına altın makara geliyor. Azıcık şu makarayı sarsam, bebeğimi kucağıma alsam diye düşünüp, makaradan birazcık iplik çekiyor ve bir de bakıyor ki oğlu kucağında. Bebek büyümeye başlıyor ve her bebek gibi gazdı, dişti, hazımsızlıktı sorunlar yaşıyor. Kraliçe her seferinde koşup ipi birazcık çekiveriyor ve sorunlar böylece çözülüyor. Çocuk okul çağına geldiğinde bilginler ve kahinler kraliçeyi tekrar ziyaret edip, çocuğun geleceği ile güzel tahminler söylüyorlar. Kraliçe o güzel günlerin gelmesi için her aklına geldiğinde makaraya koşuyor. Bir gün dehşet içerisinde fark ediyor ki, makarada azıcık iplik kalmış. Gözü aynaya ilişiyor, yaşlanmış çehresini ve bükülmüş belini fark ediveriyor.

Kraliçe gibi ben de acaba şafak sayarak hayatı ıskalıyor muyum diye çok düşünüyorum.

16 Ocak 2012 Pazartesi

İtiraz yok...

Yöneticimin gereksiz tüm isteklerine bir süredir hiç ses çıkartmıyorum. Zaten gereğinden fazla bürokrasi ve kağıt israfı varken her gün yeni bir fikir üretip, yeni bir form, yazı, basit bir karara 3. 4. imza taleplerine artık hiç itiraz etmiyorum. Çalışanları bayma pahasına "Tamam, yapalım" diyorum.

Neden artık hiç itiraz etmediğimi hala anlamadı. Sabrediyorum...

9 Ocak 2012 Pazartesi

Ah YKB!

Bugün Internet üstünden YKB'ye girdim ve bir mesajla karşılaştım. 3 ayda bir hisse senedi hesabımla ilgili yaptıkları bilgilendirme mesajı için artık para alacaklarını (ne kadar olduğu belli değil) belirten ve mesajı elektronik olarak almak istersem imzalamam gereken bir (hard copy) sözleşme olduğunu ifade eden kuru ve hiçbir kolaylık içermeyen bir mesaj...

Bana online olarak e-postayı kabul ettiğimi belirten bir tercih yapma seçeneği sunup, belli bir sürede herhangibir şubeden temin edeceğim sözleşmeyi imzalayarak bırakırsam işlemin tamamlanacağını söyleselerdi YKB'deki yatırım hesabımı da kapatmayı düşünmezdim.

YKB'nin tam 21 yıllık müşterisiyim. Kalan tek bağımız Adios Kart. Ondan da ek gelir elde etmeye kalkarlarsa olacağı benden de Adios!

3 Ocak 2012 Salı

Yoğun bir ay...

Bu ay önümüzdeki iki hafta sonu birden İstanbul'a gideceğim. Ayın son haftası da iş için yurt dışında olacağım. Ocak ayında ciddi kemer sıkma niyetim vardı fakat;
1 Yılbaşı hediyesi, 1 gece dışarıda eğlence, 1 yeni ev hediyesi ve Roma'ya hazır gitmişken ekstradan iki gün kalayım deyince kemer sıkma niyetim toz ve bulut oldu. Tabii ki bu harcamaları nasılsa yapacağım diye başka hususlarda da açılmak ve tedbirsizlik etmek niyetinde değilim.

Kısmetse Şubat ayında kemer sıkacağız artık. Ekim ayına kadar sürecek sıkı para politikasının beni özgürlüğe yaklaştıracağını umuyorum.

Ocak böyle hareketli geçecek, Şubat ve Mart'ta dişimi sıkacağım. Nisan-Mayıs deyince eh zaten bahar geliyor insan daha pozitif olur, yazın da işler yavaşlar derken bakmışsınız kendimi Ekim başı yeniden Istanbul'da buluvermişim. Ya da en fazla gelecek sene bu zamanlar... Hayırlısı artık...

2 Ocak 2012 Pazartesi

Hesap İşletim Ücretinden nasıl kaçtım?

Eski alışkanlıklardan vazgeçmek kolay olmuyor. Rasyonel olmasa da bazı işleri yapmaya, bazı ilişkileri sürdürmeye meyilli oluyor insan.

Yıllarca YKB ve Garanti Bankasıyla çalıştığım için onlarla yollarımı ayırmak konusunda gereksiz yere ayak sürüdüm ve bu arada bayağı bir hesap işletim ücreti ödedim. Geçtiğimiz Haziran ayında birden akıllandım ve bu iki bankadaki hesaplarımı boşalttım. Zaten ev aldıktan sonra pek param kalmadı. Kalan azıcık paramı da şirketin maaş anlaşması olan Ziraat Bankası'na yatırdım. Maaş anlaşması nedeniyle hesap işletim ücreti yok. EFT'ler de 1 TL.

Buna mukabil Adios Premium kartımdan ve Bonus Kartımdan vazgeçemediğim için şimdi üstümde kalan tek külfet bunların ödemesini Ziraat Bankası üstünden yapmayı unutmamak. Bonus kartımı kullanmamın sebebi bununla yaptığım Garanti Bireysel Emeklilik ödemelerinin %1 kadarını bonus olarak alabilmek ve bunu da Bireysel Emeklilik'e ilave edebilmek.

Adios kartım ise bugüne kadar bana pek çok bedava uçak bileti kazandırdı. Gerçi artık puan toplamak eskisi kadar kolay değil. Muhtemelen son bir uçak bileti daha kazandıktan sonra o dönemde hangi kart daha avantajlı ise ona geçeceğim. Wings'i öneriyorlar ama inceleme fırsatı bulamadım.

Bankalar geçmiş yıllara göre karlılıklarından fedakarlık yapmak zorunda kaldılar. Para kazanmak için yeni ve yaratıcı masraflar bularak bunun acısını elbet biz tüketicilere fatura edecekler. Tüketici olarak daha açık gözlü, daha araştırmacı ve bilinçli olmalıyız.

Yoksa kaz ise kazıkla!