3 Eylül 2009 Perşembe

Eski bir dostun vefatı

Yıllar evvel işe girdiğim bir şirket eğitim almam ve bir süre çalışmam için beni ABD’ye yollamıştı. Yeni kurulan şirkette yurtdışına gönderilen dört kişiden biriydim. Diğer üç arkadaşın ikisi okuldan eski dosttu, diğeri de onları bir nebze tanıyordu. Ben hiçbirini tanımıyordum ama kısa sürede sıkı arkadaş olduk. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Zamanla ekibe başka arkadaşlar da katılıyordu ama biz ilk dört kişi birbirimize ayrı bir şekilde bağlıydık. Hatta Manhattan’da yaşamanın cazibesine kapılıp, dördümüz Battery Park City’de ev tutmayı hayal etmiştik de, güvenlik nedeniyle şirket bize izin vermemişti.

Hayatın akışı ve yıllar bizleri birbirimizden ayırdı ama ben o günlerin tadını hiç unutmadım. Bugün o dört kişilik ekipten birini kaybettiğimizin haberini aldım. En son geçen yıl doğum gününde konuşmuştuk. Rahmetlinin arama adeti yoktu ama ben onu doğum günlerinde arardım. Bu yıl da 45. yaşını kutlamak için Şubat’ta aramış ama erişememiştim.

New York sokaklarında serseri mayın gibi sabaha kadar dolaşmalarımızı, balina göreceğiz diye sabahın köründe Boston’dan okyanusa açılışımızı, dönüşte benim sürat yapmadığımı iddia etmem üzerine “T’pol hızlı gitmiyorsan nasıl oluyor da biz bütün diğer arabaları geçiyoruz?” diye benimle dalga geçişini hiç unutmuyorum. Onu her zaman yarı alaycı gülümsemesi, esprili halleri, zekası ve burada asla paylaşamayacağım bir ameliyat ve pansuman hikayesiyle hatırlayacağım. Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun.

Bu ölüm bana çok dokundu. Belki onunla birlikte bende çok değerli anısı olan bazı gençlik yıllarının da bir parçası öldü, belki ölümü çok yakında hissettim, bilemiyorum.

1 Eylül 2009 Salı

Bugünkü Yazılarım

Bugünkü yazılarımı EkonomiTürk ve Frugal@Istanbul'da okuyabilirsiniz.

30 Ağustos 2009 Pazar

Bir Küreselleşme Masalı

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir anne-kız varmış. Anne bir gün İstanbul’da yaşayan kızını ziyarete gitmiş ve birkaç hafta onda kalmış. Bu esnada o sıralar bir TV kanalında yayınlanmakta olan Rachael Ray isimli İtalyan asıllı Amerikalı bir aşçı tarafından sunulmakta olan 30 Dakikada Hazır programına sardırmışlar. RR’nin, sebze doğramak için kullandığı bıçak anne kızın ilgisini çok çekmiş. Zaten Rachael de sık sık “En sevdiğim bıçağımı alayım…” filan gibi şeyler söyleyip, merakı körüklüyormuş.

Annenin meraklı kızı bu bıçağı bulmaya karar vermiş ve “Rachael Ray’s Favorite Knife” diye Google’da arama yapınca karşısına bir Alman Markasının ürettiği Japon Santoku Sebze bıçağı çıkmış. (Şimdilerde Rachael başka bir marka ile iş ilişkisi geliştirmiş artık aynı arama başka sonuçlar veriyormuş).

Meraklı evlat hemen Çin’de üretilmiş Japon malı dizüstü bilgisayarını açıp, Amerikan menşeili bir yazılım kullanarak, Almanya’da bir Amerikan şirketinde çalışmakta olan bir Türk arkadaşına e- posta göndermiş. Bu arkadaş da bir Amerikan e-ticaret sitesini kullanarak sözkonusu bıçaktan iki adet satın almış ve Alman Hava Yollarının Amerikan yapımı bir uçağıyla Türkiye’ye getirmiş.

Annenin meraklı kızı arkadaşı ile bir İtalyan lokantasına buluşmaya ve emanetlerini almaya giderken kullandığı Alman otomobiline bir Türk benzin istasyonundan benzin almış.

Anne-kız yeni sebze bıçaklarına kavuşmaktan çok memnun olmuşlar ve bu bıçağı kullanarak nice Türk, İtalyan, Çin yemekleri yapmışlar, mutlu mutlu yaşayıp gitmişler.