19 Ocak 2008 Cumartesi

Hah! Hiçbirşey elimden kurtulamaz!

Evet kilomla mücadelemi ben kazandim. Gecen hafta aldigimiz tedbirler sayesinde takıldığım yerden kurtuldum ve ilk hedefime sadece 300 gr. kaldı. Haftaya yeni bir hedef ve yeni bir "ticker" koyacağım bloguma.

Bugün kendimi ödüllendirmem lazım. Ne yapsam? Ne yapsam?

18 Ocak 2008 Cuma

Sigorta Sektörü konusunda bir soru

Sevgili Eko-Mühendis sigortacılık sektörü konusunda ne düşündüğümü sormuş. Açıkcası benim portföyümde AVIVA hisse senetleri var. Hatta borsa düştükçe ufak ufak alım yapmaya devam edip, ortalama maliyetimi düşürmeye niyetliyim. Galiba fon büyüklüğü olarak da en büyük AVIVA.

Bu konuda çok bilgili olmasam da beni sigorta sektörüne yatırım yapmaya özendiren 2 şey var: 1. Yeni nesil sigorta sektörüne farklı bakıyor. Özellikle de SGK'nin gelecek performansının hiç de iyi olmayabileceğini gören genç insanlar Bireysel Emeklilik Sistemine yöneliyorlar. 2. Yabancı sigorta oyuncuları ülkemize gelip, şirket satın alıyorlar, demek ki bu sektörde potansiyel görüyorlar.

Birkaç arkadaşımın sigorta sektöründe çalışması nedeniyle sektörün bazı sorunlarını da biliyorum. Örneğin, verimlilik konusuna henüz el atılmamış. Çok az şirket IT altyapısına düzgün yatırım yaparak, verimlilik sağlamaya çalışıyor. Sektör çalışanlarının eğitim seviyesi çok iyi değil. Performans odaklı değerlendirme sistemlerinin olmayışı ve geleneksel iş yapış biçimlerine sıkı sıkıya bağlı olmak gibi değişim gerektiren sorunlarla boğuşuyorlar. Bir de rekabet sağlıklı değil. Birbirlerinin elinden iş kapmak için rekabeti öldüren uygulamaları var. Bunu teyid eden bir demeç okudum geçenlerde ama kimdi ve hangi gazeteydi hatırlamıyorum. Mevcut acente yapısı konusunda bilgim yok ama sanki gereğinden fazla acente varmış gibi geliyor bana. Yani, önümüzdeki dönem buralarda yapılacak iyileştirmelerle bu firmaların karlılıklarını artıracaklarını düşünüyorum ve büyümek için de ülkemizde ciddi potansiyel gördüklerini tahmin ediyorum.

Ben sigorta işine biraz daha Batılılar gibi bakıyorum ve "bana birşey olmaz" demektense, tedbir alıyorum. Çok küçük primler sayesinde rahat uyumak mümkün. AVIVA dışında henüz yatırım yaptığım bir hisse olmadı. Okuyuculardan da bu konuda görüş belirtecek olan olursa sevinirim.

17 Ocak 2008 Perşembe

Takıntılarım

Genellikle takıntılı insanlar etraflarını rahatsız eden kontrolcü tipler gibi algılanırlar ama bazen takıntılı biri olmanın bana fayda sağladığını keşfettim.

Para biriktirme konusu bende bir takıntı halini almadan evvel bu kadar düzenli ve hesaplı şekilde bu işle uğraşmıyordum. Ne zaman Excel’de harcamalarımı kontrol etmeye başladım ve bütçe yapmaya başladım o zaman bu konuya ciddiyetle eğilir oldum. Şimdi Net Değer, Nakit Akışı, BES ve Hayat Sigortamı takip ettiğim bir dosyam var. Bunun yanında bu blog sitesinde birikimlerimin kaba bir çizelgesini paylaşıyorum. Kendime hedefler koyuyorum, yapmam gereken harcamaları bütçeliyorum, tüm bunları ve herşeyi günlük olarak takip ediyorum. Adeta bir takıntı halini aldı ama o gün bugündür bu konuda ciddi ve somut adımlar atabildim. Eğer harcamalarımı aylık olarak Nakit Akış tablomda izlemeseydim, kira ödemelerine ne kadar çok para harcadığımı ve adeta parayı sokağa savurduğumu belki de fark etmeyecektim. Ev fiyatlarını izlemeye başlamasaydım, ev almak için uygun zamanın geldiğini fark etmeyecektim.

Kilo verme konusu da böyle. 2004 Mayıs’ından beri kendimden memnun değildim ve aralıklarla da olsa o zamandan bu zamana kadar kilomu bir grafikte izliyordum ve sonunda öyle bir gün geldi ki bu izleme işini seyirci olarak değil de aktif olarak yapma niyeti ciddi bir hal aldı. Bu hafta sonu itibariyle tam 3 aydır diyetisyen ve doktor kontrolünde perhiz yapıyor olmuş olacağım. Hayatı boyu kilolarıyla sorunu olan bir kişi için hele de bu bir ilkse, bence büyük başarı ( tam burada yazıya ara verip, kendi omzumu sıvazladım). Fakat yine bu konudaki başarıyı bu işi de takıntı haline getirerek sağladım.

Şimdi de en zorlandığım konu olan egzersiz konusunu yine grafikler ve blog ile ve günlük olarak takip ederek çözmeye çabalıyorum. Demek ki bu takıntılar bende işe yarıyor.

Fakat bu takıntıları absürd bir boyuta taşıyıp, bulimia hastalığına yakalanacağımı ya da cimri birisi haline geleceğimi düşünmenizi istemem. Cimrilik bir yana harcamalarımı kontrol altına aldığımdan beri çok daha büyük bir düzen ve özenle bağış yapıyorum, sevdiklerimi sevindirecek jestler yapıyorum ve güzel tatillere çıkıyorum. Kilo verme konusuna sağlığım açısından bakıyorum ve genel sağlığımı bozacak hiçbirşey yapmam zira esas korkum ve fobim, başkalarına muhtaç hale gelmektir.

Sadece bunlar da değil. Mesela yıllar boyunca uçakla seyahat etmekten büyük zevk aldım. Her uzun yolculuk benim için keyifle beklenecek bir olaydı. Günün birinde Avrupa’da bir yere giderken çok kötü bir türbülans deneyimi yaşamamla beraber, uçmaktan tırsmaya başladım. Mecbur olduğum için uçuyordum ama eskisi gibi rahat değildim. Bu korkunun beni ele geçirmesine izin veremeyeceğimi biliyordum zira seyahat etmek benim için çok önemli. Hal böyle olunca bu sefer uçuş korkusunu yenmeyi takıntı haline getirdim. Internetten www.askcaptainlim.com sitesini buldum. Burada yığınlarla bilgi ve benim gibi uçuş korkusu yaşayanların sorduğu sorulara, Captain Lim’in verdiği akıllı, bilimsel ve rahatlatıcı cevaplar var. Her uçuş öncesi bu siteye göz gezdirerek, kendimi rahatlatmaya çalıştım. National Geographic kanalında yayınlanan Uçak Kazası Raporu programlarını izleyerek, uçak kazalarının ne kadar nadir yaşandığını, bir kazanın olabilmesi için ne kadar çok sayıda unsurun bir araya gelmesi gerektiğine yoğunlaştım, uçuşlarımdan 2 saat kadar evvel havaalanına giderek, inen kalkan uçakları izledim ve kendimi bu konuda duyarsızlaştırmaya çalıştım. Bir süre gerçek bir takıntı halinde bunlarla uğraştım ve sonunda yani 3 yıl içinde uçuş korkumu yendim. Şimdi sadece internetten türbülans hava haritasına bakıyorum ve uçacağım hatta türbülans olacaksa, bunu önceden bilmeyi yeğliyorum. Fark ettim ki, beklediğim bir zorlukla karşılaşmak beni rahatsız etmiyor. Rahatsız eden beklenmedik aksilikler.

İşte böyle… Takıntılarım ve ben…

15 Ocak 2008 Salı

Bugün

Bazen oyle bir zaman olur ki, ilgisiz şeyler birbirini tetikler ve garip bir duygusallik hatta uzuntu coker insanin ustune. Bugün öyle bir gündü işte... Kendimi toparlayıp, önceliklerimi hatırlamak için biraz zorlandım. Kafam öyle karmakarışıktı ki, ne beni üzdü, neydi önemsiz olan onu bile ayrımsayamadım. Neyse geçti bugün...

Güncelleme

Pazartesi akşam 25 dk. Egzersiz DVDsi, 20 dk. Kondisyon Bisikleti

Sali sabah ac karnina tartildim. Tuzu kesmek ve 3 gün egzersize yüklenmek işe yaramış gibi görünüyor ama egzersiz tarafı beni çok zorladı. Birdenbire yüklendim çünkü. Neyse, bir platoyu kırmaya çalıştığımız için bu hafta gereken buydu sanırım. Daha insani şekilde hareket edeceğim bundan sonra:) Veremedigim 2.7 Kilonun 1.8'i su gibi görünüyordu. Tuza zaafım var. Esasında tansiyon problemim de olduğu için tuzu azaltmalıyım ama çok alışmışım. Sanırım suyu attım en azından. Cumartesi günü diyetisyen tartınca takke düşüp, kel görünecek.

GUNCELLEME: Carsamba aksam 40 dk. Kondisyon Bisikleti

14 Ocak 2008 Pazartesi

Egzersiz durumları

Hesap Verme Zorunluluğu yani "Accountability" denen şey bazen çok etkili olabilir. Bu nedenle ben de bu hafta yaptıklarımı, yapamadıklarımı burada paylaşayım dedim.

Cumartesi: 35 dk. Leslie Sansone DVD (Evde egzersiz için çok uygun. Fazla yer istemiyor, abuk hareketler de yok. Leslie biraz çenebaz ama aslında zamanın çabuk geçmesine de neden oluyor).

Pazar: 40 dk. Kondisyon bisikleti

Bugün, öbür gün ve Cuma da egzersiz yapacağım. Çarşamba yüzmeye gitmeyi düşünüyorum.