8 Temmuz 2008 Salı

Elektrik, Su, Güneş...

Bu ara yazmayı boşlamış olduğumun farkındayım. Esasında gün içinde aklıma parlak fikirler geliyor ama akşam olup da geç bir saatte eve gidince bunları unutmuş oluyorum. Onun yerine daha pasif bir iş olan blog okuma işini yapıyorum

Yaz sıcakları malum. Bu aylarda kliması olanlar klimalarını kullanıyorlar elbet ama elektriğe gelen zam herkesin canını yakacak gibi görünüyor. Benim evim sadece bir cepheden kısa bir süre güneş alıyor. O odanın panjurunu sürekli kapalı tutuyorum. Eve gidince diğer cephedeki pencereleri açıp, evi havalandırıyorum. Şimdilik evin içinde rahatım yerinde ama çok sıcak olduğunda gerçekten bana dokunuyor. O zaman da fan kullanıyorum. Yıllar önce RAKS fabrikasından satın aldığım uzaktan kumandalı ve zaman ayarı olan bir fanım var. Hatta en çok kırılan parçalarını da tespit edip, yedeklerini edinmiştim. Fanlar, klimaya göre çok daha az elektrik çekiyor. Bazen serin bir duş alıp, fanı da yarım saate ayarlarsam kolayca uykuya dalabiliyorum. Havalar sıcakken, özellikle en sıcak saatleri iç mekanlarda geçirmekte ve fazla hareket etmemekte yarar var.

Bu arada tabii artık aydınlanmış ve bilinçli tüketiciler olarak bizler almayı düşündüğümüz elektrikli cihazların ne kadar elektrik tükettiğine bakmalı ve bunun maliyetini hesaplayabilmeliyiz.

Bulaşık ve çamaşır makinelerini asla dolmadan çalıştırmıyorum. Sebze yıkadığım suların en azından bir bölümünü çiçek sulamakta kullanıyorum. Önümüzdeki günlerde su kesintileri başlayacak. Bu konuda azami dikkati göstermek gerek. Her gün sabah duş alma alışkanlığım olduğu için su kesintisi fikri beni korkutuyor doğrusu. Hafta içi duşlarımın süresini kısıtladım. Sabunlanırken mutlaka suyu kapatıyorum ve azami 5 dakikada duştan çıkmaya özen gösteriyorum. Sadece Pazar günleri kendimi biraz daha fazla şımartıyorum. Suya olan aşırı düşkünlüğümü hafta sonu Karadeniz kıyısındaki plajlarda gidermek de iyi bir fikir olabilir. Elektrik zammından suya geçtik ama su ve deniz deyince de güneşin zararlarından bahsetmemek olmaz.

Kardeşim son yıllara kadar koyu bir tene sahip bir kişi olarak, hemen hemen hiç korunmadan bronzlaşabilen biriydi. Bense hemen güneş alerjisi olurum ve asla güneşe çıkmam. Bebekler için tasarlanıp, üretilmiş kremleri kullanırım. Son yıllarda kardeşim de asgari 30 koruma faktörlü kremler kullanmasına rağmen güneşten fazlasıyle etkileniyor. Bu hem delinen ozon tabakası hem de güneşte bu yıllarda etkisi artan patlamalar nedeniyle oluyor sanırım. Onun için aman dikkat! Cilt kanserleri çok öldürücü olabiliyor ve son yıllarda bu vakalarda ciddi artışlar var.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Tatil dönüşünüz bir yorum bırakmıştım harcamalarınıza dair.Daha sonra bloga sık uğramaya başladım ve gördüm ki ilk izlenimim tümüyle yanlış.Yazılardan anladığım kadarı ile siz tutumlu emeklilik için para biriktiren birisiniz.Mahsuru yoksa da link verdim.
Hoşçakalın

T'Pol dedi ki...

Sayın Orpen,
Link için teşekkürler. Elbette hiç mahsuru yok. Hakkımdaki görüşünüz olumluya döndüğü için sevindim. Temelde hem ileriyi düşünüyorum hem de bugünü ıskalamadan yaşamaya çalışıyorum.
T'Pol