Bugün annemle Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyesi Playoff maçına gittik. Fenerbahçe maalesef büyük hayal kırıklığı yaşattı ve de 3-0 yenildi. Neyse, 5 maç üstünden olduğu için hala ümit var. (Bu arada voleybol meraklısı annemdir, ben hiç anlamam, sadece sonuca bakarım. Annem tüm takımların oyuncularını ezbere bilir, hatta İBB'li Ulaş'ın Ziraat Bankası'nda çok başarılı olacağını düşünüyor, Ziraat yöneticilerine duyurulur).
Neyse, konu başka... Maçtan sonra ufak birşeyler atıştıralım diye Bağdat Caddesinde bir büfeye oturduk, birer çorba ve sandviç söyledik. Çorbaları bitirdik, sandviçleri bekledik, bekledik, bekledik ve nihayetinde ben öfkelenip, çorbaların parasını verdim, oradan çıktık. Hala aç olduğumuz için bu sefer başka bir cafe tarzı yere girdik, sandviç ve ayran söyledik, bir de ortaya salata. Ayranlar gelmedi ama hesabı isteyince 2 ayranın yazılmış olduğunu gördüm. Garsonu uyarınca "bugün çok hata yaptık zaten" demez mi? İnanılmaz birşey...
Bu kadar mı zor basit bir sipariş almak? Ben eğer bir gün bir yer açmaya kalkarsam, garsonları kendim eğiteceğim ve mutlaka siparişleri yazılı almalarını, aldıktan sonra asker usulu tekrar edip, teyid etirmelerini sağlayacağım. Üstelik de gittiğimiz her iki yer de neredeyse boştu. Belki 2 ya da 3 masa doluydu. Eskaza kalabalık bir gün olsa, ne olurdu kimbilir?
Krizin göbeğinde işyerlerinin peşpeşe kapandığı, insanların işlerini kaybettiği şu dönemde bu nasıl bir lakayıtlık anlayamıyorum. Her iki cafeye de bir daha adımımı bile atmam.
1 yorum:
bir keresinde arkadaşlarımla gittiğim bir mekanda vişne suyu söyledim gelen vişne suyu bulanıktı garsona bunu sordugumda kalan şeftali suyuyla karıştırdğını söyledi kendince karışık kokteyl yapmıştı! gittiğim yer dışarıdan modern!görünen fakat servis noktasında facia yerlerden biriydi.yazınızı okuyunca bu anımı hatırladım..daha güzel günlerde ve zamanlarda görüşmek üzere..:)
Yorum Gönder