Yazın tavuk yemekten pek fazla hazzetmem. En çabuk bozulan ve fena halde zehirleyebilen bir et türüdür. Bir kez tavuktan zehirlenmiştim. Aynı tecrübeyi yaşamış bir arkadaşım sayesinde paçayı kurtardım. Beni zorla Acil'e kaldırmasaydı, ne olurdu bilemiyorum.
Yılbaşından bu yana son kullanma tarihine ve de süpermarketten alıp eve getirdiğim süreye çok dikkat ederek aldığım tavukların tamamı sindirim sistemimi bozmama neden oldular. Çok dikkat ettim, ne zaman tavuk yesem, sindirim sorunları yaşadım.
Diyetisyene bu konuyu sorduğumda artık kimseye tavuk tavsiye edemediğini çünkü hayvanlar hastalanmasın diye çok miktarda antibiyotik verilerek yetiştirildiklerini anlattı. Bana da tavuktan uzak durmamı önerdi.
Bir-bir buçuk ay önce bronşit olduğumda 3 kutu farklı antibiyotik almadan iyileşemediğimi belki hatırlarsınız. Düşünüyorum da belki etlerdeki (tavuklara antibiyotik veren, sığırlara da vermez mi?) antibiyotikler yüzünden, bakteriler antibiyotiğe direnç geliştiriyorlardır. Bunun bir kontrolü, regülasyonu yok mudur?
Artık ne yiyip ne içeceğimizi şaşırmış vaziyetteyim. Şimdi bir de sebze yıkama zımbırtısı çıkardılar. Onunla yıkamazsak çok fena olurmuş, bütün zirai ilaçları yutarmışız vs...
Yeşil çay için diyorlar sonra biri çıkıp çok içmeyin diyor. Yumurta önceleri kolesterol yapardı, şimdi haftada birkaç tane yemek lazım diyorlar. Şişmanlatır diye uzak durduğumuz ceviz, fındık ve bademi damar koruyucu özellikleri nedeniyle artık diyetisyenler menülere yazıyor. Soya ürünleri bir anda moda oldu. Şu sıralar fazla tüketilmesi doğru değil denmeye başlandı. Aman ya! Bunlara kafayı takmamak lazım. Öyle de öleceğiz, böyle de...
1 yorum:
Kesinlikle katılıyorum..herkes kafasına göre takılıyo..bir onu yiyin bir bunu..1 hafta önce kanseri önleyen şey bir hafta sonra kanserin nedeni olarak gösteriliyor..ne biçim iş anlamadım...
Yorum Gönder