13 Eylül 2011 Salı

Karmaşa

Genelde karmaşa beni rahatsız eder. Masamın üstü dağınık olduğunda sıkıntı duyarım ama masamı dağıtmayacak formülü de henüz bulamadım. Bazı insanlar nereden görüp, öğrendilerse her şeylerini mum gibi temiz ve düzgün dosyalayabiliyor, kategorize edebiliyorlar. O insanlara çok imrenirim.

Bir sürü blog takip ediyorum. Birkaç yerde rastladığım bir grup çözümden türettiğim hibrit bir çözümü denemeye karar verdim. Sadece 20 dk ayırıp, belli bir alana odaklanıyorum. O sürede ne kadar toparlarsam kar. Çoğu zaman 20 dakikada bayağı bir mesafe kat etmiş oluyorsunuz. Toplanması gereken bir iki şey kalmışsa zaten onları da halletmek için motive oluyorsunuz. Oysa tüm eve bakınca birdenbire iş çok büyük ve aşılması imkansız bir dağa benziyor. O zaman da işi hepten sallayabiliyorsunuz.

Şimdilerde bu yeni eve kadın almadığım için en nefret ettiğim iş olan ütü de bana kaldı. Yirmi yıl evvel ABD’de yaşarken de evimin işini kendim yapıyordum. Bu ütü işi o kadar nefret değildi diye hatırlıyorum. Düşüne düşüne buldum. Ben annem gibi tüm çamaşırları toplayıp, sepete doldurup sonra da dağ gibi bir ütü işine girişmiyordum. Onun yerine ertesi gün neyi giymeyi tasarlıyorsam onu elime alıyordum. Ha bu arada belki bir iki de fazladan eşya ütülemek içimden gelebiliyordu. Bu annem gibi kadınlar için anlaşılamaz bir durum. O tipler için iş her şeyden önemlidir. Bitirilir ve kaldırılır. İşte o kadar!

Karmaşayı önlemenin bir yolu da az eşya ile yaşamak. Malum bu ev benim ikincil konutum. Esas evim İstanbul’da. Ankara’daki evde az eşya var. Yatak odasında sadece bir şifonyer, bir komodin ve bir yatak, salonda sadece 2 kanepe ve mutfakta da elzem bazı mutfak eşyaları, bir masa, iki sandalye, iki de tabure var. Odalarımdan biri tamamen boş. Ütü masası ve çamaşırlık orada sürekli açık durabiliyor. Eh bu evi derli toplu tutmak da kolay. Çünkü tozu alınacak, silip süpürülecek çok az şey var.
Oysa Istanbul’daki ev karmaşadan kurtulmuyor. İncik, boncuk, hatıra eşyalar, vazolar, biblolar yani temelde pek de gerekli olmayan ama duygusal kıymeti olan döküntü dolu. Evin bakıma ve tadilata ihtiyacı var ama doğrusu o kadar tıklım tepiş eşya doluyken gözümü karatıp, tadilat işine girişmem olası değil. En azından ben Ankara’da çalışırken bu imkansız. Demek ki ev bir müddet daha festival formatında kalacak…

1 yorum:

B. dedi ki...

festival formatı :))