Dogumgunlerinde, bayramlarda, yilbaslarinda aile bireylerinin biraraya gelmesi, hosca vakit gecirmesi ne kadar guzelse, bu ozel zamanlarin sinsi tuccarlar sayesinde birer para harcama cilginligi haline getirilmesi de o kadar fena...
Aldigim hediyenin maddi degeri mi karsimdakini ne kadar onemsedigimi gosteriyor yani? Daha neler!
Eskiden bu kadar alisveris tutkusu yoktu, zaten alacak cok fazla sey de yoktu, muhtemelen para da yoktu. Bayramdan evvel yeni bir ayakkabi ve yeni bir kiyafet alinmasi genellikle, sokakta her gun giydigimiz ayakkabinin iskartaya cikartilmasi, bir onceki bayramda alinanin gundeye vurulmasi, yeni alinanin da yenisi gelene kadar korunmasi demekti.
Oysa Amerikalilar sayesinde ve de bizi "Kucuk Amerika" yapma heveslisi politikacilar sayesinde biz de tuketen, bundan 30 yil evvel oldugunu bile bilmedigimiz gunler kutlayan bir topluma donustuk. Ben cocukken Anneler Gunu ve Babalar Gunu vardi ama mesela Sevgililer Gunu yoktu.20'li yaslarimda Amerika'ya ilk gittigimde boyle bir gun oldugunu ogrenmistim, donuste bir de baktim ki, bizim memlekette de kutlaniyor.
Sevdiklerime surpriz yapmayi, hediye almayi severim. Bunun icin kafa da yorarim, aldigim hediyenin hem beni ifade etmesi, hem de hediyeyi alacagim kisi icin cok anlamli olmasi benim icin onemlidir. Fakat, birilerine hediye almaya kendimi mecbur hissetmek kadar kotusu olamaz. Takip ettigim yabanci blog sitelerinde yaklasan Noel ile ilgili bircok farkli gorus izliyorum. Kimi cok dar butcesiyle ne hediye alacagini veya yapacagini kara kara dusunuyor, kimisi cok genis ailesine hediye almanin guclugunden bahsediyor, kimisi de hediye bekleyenlerin taleplerinin pahaliligindan dem vuruyor.
Bir yilbasini Amerikali bir arkadasim ve ailesiyle gecirmistim. Buyukler birbirlerine birkac hediye almislardi ama hepsi de zaten ihtiyac olan seylerdi. Oysa cocuklar icin cilginca para harcamislardi. Biri 4, digeri 8 yasinda iki kucuk cocuk icin irili ufakli adam basi 25 hediye falan vardi ve ufakliklar, cam agacinin altindaki hediyelere adeta saldirip, paketleri vahsice parcalamislardi. Paketini actiklari hediyeye alici gozuyle bakmadan, bir sonraki paketi parcalamaya basliyorlardi ve manzara hayli tuhafti.
Yilbaslarinda ailem de bana ve kardesime hediye alirdi. Babam cam susletmezdi ama eve susler ve balonlar asardik. Bazen buyuk bir hediye, bazen de ufak birkac hediye verirlerdi. O hediyeler bizim icin cok kiymetli olurdu ve cogu uyumaya giderken yatagimizin basucuna konurdu ki, sabah gozumuzu acar acmaz yine hediyelerimize bakip, sevinelim.
Amerika'da Sukran gunu bizdeki bayramlar gibi genellikle ailelerin biraraya gelip, guzel bir yemek yemesi icin vesile oluyor ve temel amaci da sukretmek gereken seyleri hatirlamak. Ancak bu guzel gunun hemen ertesi gun "Black Friday" diye bilinen ve Noel alisverisi cilginligini baslatan bir gun. Buyuk magazalar o gun icin ozel fiyat uygulayacaklari kisitli sayida mali, o gune ozel fiyatlari onceden buyuk kampanyalarla duyuruyorlar ve insanlar Sukran Gunu yemek sofrasindan kalktiktan sonra gecenin bir yarisi magazalarin onlerine gidip siraya giriyorlar. Buz gibi sogukta cadir kuranlar, uyku tulumuna girip bekleyenler, ne ararsaniz var. Bizde cok sukur henuz is buralara varmadi demeyi istiyorum ama birkac hafta evvel Umraniye'de acilan bir yabanci zincirin acilisini TV'de izledim ve dehsete dustum. Insanlar birbirlerini ezmeye ve bazi seyleri parcalamaya aldirmiyor gibi gorunuyorlardi. Zaten ilk gunku ziyanin faturasi da anlasilan bayagi buyuk olmus magaza icin.
Ne zaman bu hale geldik? Ya da medeniyetin gelismesi sadece teknolojik anlamda oluyor da insanoglu aslinda bir arpa boyu yol almiyor mu yani?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder