Hepimiz zaman zaman bazı şeylere sahip olmak isteriz. Memleketim insanı yeni çıkan cep telefonu modellerini ister, LCD TV ister, gücü yoksa bile havalı araba ister, ister de ister işte...
Rahmetli babaannem, elzem ile lazımı ayırmak lazım derdi. Küçükken ne dediğini pek anlamazdım ama şimdi anlıyorum. Amerikalılar "Needs vs Wants" diyorlar yani ihtiyaçlar mı , istekler mi? Hepsi aynı şey.
Şimdi size bir Elzem yani Needs, yani Gereksinim Listesi veriyorum, hepiniz bunlara sahip olmalısınız:
Tasarruf Hesabı (içine düzenli olarak az da olsa para konulan)
Acil Durumlar için bir miktar para (Tasarruf hesabı içinde olabilir)
Konut Sigortası
Diş macunu, diş ipi ve diş fırçası (ağız sağlığı sizi başka pek çok hastalıktan yani masraftan korur)
Çocuğunuz varsa bunlara Hayat Sigortası da ilave edin.
Şimdi size bir de lazım bile olmayan şeylerin de bir listesini vereceğim:
Borçlanarak alabileceğiniz bir otomobil
Eskisi çalışırken yeni bir cep telefonu
Kıymetli maden ve taşlarla yapılmış takılar
LCD ya da Plazma Televizyon
i-Pod veya benzer pahalı elektronik oyuncaklar
Tabii bu liste uzayıp gidebilir, onun için burada durayım dedim.
Gerçi Elzem listesi de kazanç durumunuza, yaşınıza, ailenizin büyüklüğüne bağlı olarak uzayabilir ama asgari Elzemleri saymak istedim. Söylemekten asla bıkmayacağım, Sosyal Güvenlik Sisteminden birşey beklemeyin. Büyük ihtimalle size emekli maaşı filan ödeyemeyecekler. Emekliliği güvenceye almanın biricik yolu kendi tasarrufunuzu yapmaktan geçer. Bunun için iki işte çalışmanız gerekiyorsa, iki işte çalışın, tutumlu olun. Hayat kısa, yaşamak lazım iyi bir felsefe gibi kulağa hoş gelse de ya hayat beklediğinizden uzun sürerse ne olacak?
Kendinizi herşeyden mahrum edin demiyorum elbet. Boğazda güzel bir gün geçirmek için ile Boğaz kıyısında bir lokantaya gitmek gerekmez. Sandviçinizi paketleyip, kitabınızı yanınıza alırsanız pek çok güzel nezih park var gidebileceğiniz. Saçınızdaki aklardan memnun değilseniz, 2 ayda bir 150 YTL verip, röfle yaptırmanıza gerek yok. Kutusu 12 YTL olan boyalardan alıp, kendiniz boyayabilirsiniz. (Ben oyle yapıyorum, tavsiye ederim). Beceremiyorsanız, bir arkadaşınızla anlaşın, o sizin saçınızı, siz onunkini boyayın.
Latte içmeyi seviyorsanız bunun için 6,5 YTL vermenize gerek yok. Evde hazırlayacağınız az miktarda sert kahveyi bol sütle karıştırırsanız da aynı zevki alabileceğiniz gibi yağsız süt kullanırsanız, daha az kalori de almış olursunuz. Yaratıcı olmak lazım.
Bir arkadaşım bana işimde mutlu olabilmek için işten farklı şeylere merak sarmam gerektiğini söylemişti. Bana bir dil kursuna veya benzeri bir yere gitmemi önermişti. Bunun için hem para harcamak hem de düzenli vakit ayırmak gerek. Öyle bir iş için harcayacağım para mühim gelmezdi belki ama ben o miktarı tasarrufa ilave etmekte veya yardımda bulunmakta kullanmayı tercih ederim. Onun yerine bu blogu hobi edindim. Hem yazmaktan zevk alıyorum, hem de okunmaktan. Üstelik de istediğim zamanı ayırabilirim. Belli gün ve saatlere bağlı değilim. Bu iş için ayırmam gereken para da ayda 29 YTL. Ama blog yazmak için buna bile gerek yok. Haftada birkaç yazı için Internet Cafe'ler çok daha ucuza gelebilir. İnanın bana yaratıcılığınızı kullandıkça moral bulacak ve ufak şeylerden daha çok zevk almayı, sahip olduklarınızın kıymetini anlamayı öğreneceksiniz. Deneyin ama...
1 yorum:
merhaba yazılarınız çok güzel insanın günceline ışık tutuyor.Bu anlamda sosyal bir işlev gördüğünüzüde düşünüyorum.www.thebesthousekeeper.blogspot.com benim bloğum ve bloğunuza bir bağlantı var.Kolay gelsin başarılar....
Yorum Gönder