2 Nisan 2009 Perşembe

Kuaför'ün Krizle Başetme Yöntemi

Bakımlı bir kadın değilim. Kuaföre gitmekten nefret ederim zira birilerinin saçımı kurcalamasından hoşlanmam. Üstelik her işi başka birinin yapması nedeniyle, çıkarken dönüp tek tek bahşiş dağıtmaktan da utanırım. Eskiden gittiğim bir kuaförde bahşişleri deftere kaydettirip, hesabı ödediğiniz kişiye bırakabiliyordunuz. Bence süper bir uygulamaydı. Gözlüğümü çıkartınca zaten hiçbirşey görmüyorum, bunun üstüne dikkatsizliğim de eklenince, hangi siyah t-shirt'lü çocuk fön tuttu, hangisi saçımı yıkadı ayırdetmek imkansızlaşıyor. Ceplere bahşiş sokuşturma konusu da iyice ızdıraplı bir hal alıyor...

Neyse konumuz bu değil. Bugün kuaföre gitmem gerekti ve daha kapıdan girerken asılı ilanlardan fark ettim ki, fiyatlarını düşürmüşler. Zaten kapıda karşılarken de fiyatları düşürmüş olduklarını söylüyorlar. Burnundan kıl aldırmayan bir zincirin üyesi olan kuafördeki bu durum beni şaşırttı. Ancak, anlaşılan her hafta kuaföre gitmeyi alışkanlık haline getirmiş hanımlar kemerleri sıkmaya karar vermişler. Ben oradayken sadece 2 müşteri daha vardı ve ikisi de boya yaptırıyorlardı.

Arasıra manikür yaptırıp, kaşlarımı düzelttirmem gerekiyor. Bunları kendim beceremiyorum. Her zaman ödediğim paradan daha azını ödeyip, mesut bir şekilde eve geldim ve sonra kutusunu 12-13 TL'ye almış olduğum boyayla saçlarımı güzelce boyadım. Yıkama-Boya-Fön derken yeni ve indirimli fiyatlarla bile sanıyorum en az 50-75 TL arası birşeyi tasarruf etmişimdir. Aferin bana...

Kuaför'ün indirim yapması akıllıca birşey olmuş. Zira aslında saat ücretine vurursanız, üst düzey yöneticilerden daha iyi kazanıyor olabilirler.

Hiç yorum yok: