Zaman yerine konulması mümkün olmayan bir kaynak olduğundan, belki de en tutumlu olmamız gereken konu zaman yönetimidir.
İşyerinde uzun saatler kalmamıza neden olan şeylerden biri de zamanımızın başkaları tarafından kullanılmasıdır. Çalan telefonlar, acil toplantılar, işi olmayan bazı arkadaşlarınızın sizi lafa tutması yapmamız gerekenlere konsantre olmamızı engeller. Eğer işe giderken servise binmeye mecbur değilseniz, işe yarım saat erken gitmenizi öneririm. Herkes gelmeden evvel, en az iki saatlik işi halledebilirsiniz. Bir iş listeniz olmalı ve gün boyunca yeni işleri ilave etmeli, yaptıklarınızı çizmelisiniz. Akşam çıkmadan evvel yapacağınız son şey ertesi günün planını yapmak olmalı. Böylece iş sonrası aklınız orada kalmaz, gece daha rahat uyursunuz. Bazıları iş listesinde önceliklendirme yapmaktan söz eder ama ben günlük yaşamın akışı içinde önceliklerin bazen gün içinde birden fazla defa değiştiğini sıklıkla gözlemlemişimdir. Bu nedenle iş listesini de olması gerekenden daha kompleks hale getirmemekte fayda var.
İnsan maksimum zamanı ailesine ayırmalı ve bu zamanı keyifli ve verimli geçirmeli. Ailelerin birbirinden kopuk yaşamlar sürmesi toplumumuzda ciddi bozulmalara neden oluyor. Bundan 30 yıl evvel bu kadar çok cinayet, bu kadar çok silahlı insan, bu kadar çok evden kaçan çocuk yoktu. İnsanlar birbirlerine ve hayata karşı çok daha saygılılardı, birlikte çok zaman geçirip, bir şeyler öğrenme şansları vardı.
Tanıdığım en iyi zaman yöneticisi annemdir. Çalışan bir anne olarak, bir çeşit Süper Kadındı. Sabah herkesten erken kalkıp, işe gitmeye hazırlanırken bir yandan kahvaltıyı, bir yandan düdüklü tencerede en az iki çeşit yemeği hazırlar, beni ve kardeşimi uyandırıp, kardeşimi okula hazırlar, babamla kahvaltı eder, sonra da işe giderdi. Akşam geldiğinde yorgun olurdu. Biz (babam, ben ve kardeşim)o gelmeden sofrayı kurup, salata yapardık ama yemek sonrası yine yük onun omzundaydı. Okul zamanı benim işlere yardım etmeme asla izin vermezdi. Sadece hafta sonları ve tatillerde o bulaşığı sabunlarken ben de durulardım. Bu esnada bir hayli sulu şaka yapma şansımız da olurdu:) Hafta sonu da kardeşimin dersleriyle ilgilenme, alışveriş, çamaşır ve temizlik fasıllarıyla geçerdi. İnanılmaz bir enerjisi vardı. Şimdi çalışan kadınların hiçbiri (ben de dahil) bu kadar işin altından kalkamayız. Daha düşünürken benim başım dönüyor.
Bana her zaman işin sırrının aynı anda birden fazla işi planlamasında ve eşzamanlı yapmasında olduğunu söyler. Bir de okulda öğrendiğimiz temel fizik ve matematik kurallarının hayata uygulanması gerektiğinde ısrarlıdır. Yıkanan bulaşıkların bulaşıklığa dizilmesinden, çamaşırların asılma biçimine kadar hayatı kolaylaştıran, işin süresini azaltan yöntemler düşünür, onları uygular.
Bazen bazı işleri zamanınız müsait olduğunda yapıp, kenara koymanız da mümkün olabilir. Dondurulmaya müsait yemekler yapabilirsiniz. İşinizde çeşitli formlar kullanıyorsanız, standart kısımlarını doldurarak, el altında tutabilirsiniz. Mesela bu yazı da benim daha evvelden yazdığım ve yayınlamadan evvel sadece bir kez daha okuyup, ufak ilavelerle yayınladığım yazılardan biri. Mümkün mertebe 4-5 yazıyı evvelden hazırlamaya çalışıyorum.
Zamanı daha iyi kullanmak adına yaptıklarınızı paylaşmak isterseniz, yorumlar açık!
3 yorum:
ya benim annemde aynen seninki gibiydi, yemek,iş temizlik vs. Babamda yardımcıydı ama yinede onun yükü daha çoktu. Mesela annem kuru baklagili haşlayıp, yemekte kullanmadıklarını derin dondurucuya saklayıp, sonraki günler çorbalara, diger yemeklere hatta salatalara bile eklerdi. Tabi şimdi emekli oldu,daha bir rahat :)
mehmet
bayiliyorum seni okumaya t-pol
hic ara verme lutfen
Sabahları ben de biraz erken kalkar, işe gitmeden önce akşam yemeği için ön hazırlığı yaparım (mesela patatesleri haşlamak, akşamdan ıslattığım bakliyatı gitmeden önce pişirmek gibi).
Salata malzemesi ve yeşillik aldığımda hemen yıkayıp salata kurutucusunda bekletirim. Saklama kutularında ya da buzdolabı poşetlerinde saklarım bunları. Hem daha uzun dayanıyorlar, hem de salata yapmak çok kısa sürüyor böylece.
Haftasonları ya da akşamları kek, poğaça ya da ofise götürülebilecek türde atıştırmalık kurabiyeler yaparım. Bunları pişip soğuduktan sonra hemen dondurucuya atıyorum (kekleri dilimleyip tek tek alüminyum folyoya sarıyorum). Yeneceği zaman ya geceden çıkartıyorum, ya da hemen fırına atıp 15 dk kadar bekletiyorum. Özellikle kahvaltı yapılamayan günlerde o poğaçalar ofiste çayla, kekler de kahveyle harika oluyorlar!
Yorum Gönder