Yurtdışında yaşarken dikkatimi çeken konulardan biri de Amerikalilar’ın evlerini çok az ısıtmasıydı. Zaten çocukken bizler kadar sarıp, sarmalanmadıklarından, bizler kadar üşümüyorlar ama evde kalın eşofman, üstüne kalın bir kazak giyip dolaşıyorlar. Arkadaşımın evinde kaldığım odanın 15-16 derece olduğunu ve yatarken donduğumu bilirim. Genellikle çarşafın altına elektrikli battaniye koyuyorlar ve yatağı ısıtıp, ondan sonra uyuyorlar. Tabii bunun sebebi aslında maddi. Kocaman bahçe içinde evlerde yaşamanın bedeli ağır. Bu kocaman evleri ısıtmak da oldukça pahalıya geliyor. Bu nedenle dikkatli davranıyorlar.
Benim yaşadığım sitede ise daireler birbirinden bağımsız olarak elektrikle ısınıyordu. Sıcağı çok sevmediğim için, ben de evi kendime göre 22-23 derecede falan tutup, mutlu mesut yaşıyordum.
Şu anda oturduğum evim de bir sitede ve merkezi şekilde ısınıyor. Ama ne ısınmak! Bu yıla kadar kışın ortasında bile evde şortla dolaşmak mümkündü. Defalarca yönetimi uyardım, bana “sizin daireniz konumu nedeniyle iyi ısınıyor”dan başlayıp, “insanlar evlerinin sıcak olmasını istiyor”a uzanan türlü bahaneler ürettiler. Her ne olduysa bu yıl, ısı makul bir seviyede ve hatta soguk günlerde üşümek dahi mümkün.
Yine Amerika’da yaşadığım dönemde çalışma arkadaşım olan Türk ekibin çoğunun 3-7 yaş arası çocukları vardı. Uzaktan bahçede kartopu oynayan çocuklara baktığımda hangisi Türk, hangisi Amerikalı anında ayırtedebiliyordum. Kafasında şapka, elinde eldiven olmayan yakası bağrı açık çocuklar Amerikalı, gözlerine kadar şapka indirilmiş, burnuna kadar atkı bağlanmış, paltonun içine 3-5 kat ilave edildiği için kollarını kapatamayan çocuklar Türk.
Büyüklerden gelen bir alışkanlıkla Amerikalı bir dostun 2,5 yaşındaki kızına “ayağına terlik giy, yoksa karnın ağrır” dediğim zaman arkadaşım çok şaşırmıştı. Çıplak ayağın karın ağrıttığını hiç duymamış! Aynı şekilde üşüyünce hasta olunmadığı konusunda da çok netler. Mikroplar, bakteriler ve virüsler adamı hasta eder, soğuk değil. Tamamen kültürel bir konu bu. Çok ilginç…
Aslında herşeyde olduğu gibi bu konuda da itidalli olmak ve doğruları bilmek lazım. Örneğin kışın ince katlar halinde giyinmek gerek fakat, teninize pamuklu giymek iyi bir fikir değil. Pamuklu teri çeker belki ama sizi de buz gibi yapar. Onun yerine teri emen ve ısınızı düşürmeyen yeni nesil kumaşlarla yapılmış hafif bir şey giymek daha akıllıca. Bunları “Thermal” iç çamaşırı adıyla satıyorlar. Ama bunu sentetik malzemeye büyük düşmanlık besleyen anneme anlatamazsınız.Yün iç çamaşırları hakkında bilgim yok zira beni kaşındırdıkları için onları giyemiyorum. Yaşadığınız ve çalıştığınız ortamlarda 24 derecenin üstündeki ısılar çok da sağlıklı değil. Üstelik hava soğuk diye kapıyı bacayı kapatmak, evi havalandırmamak da büyük hata. Mikroplar havasız ortamları daha çok tercih ediyorlarmış. O nedenle evlerimizi havalandırmamız çok önemli.
Doğal olarak konuyu maddiyata ve tasarrufa da bağlamam lazım. Çok ısınmak, çok para harcamakla eş anlamlı. Enerji fiyatlarının yükselmekte olduğu şu günlerde tutumlu olmak adına yapabileceğiniz çok şey var. Örneğin yalıtım önemli bir konu. Pencere kenarlarından, kapı altlarından ısı kaybetmeyi önlemek gerek. Bunun için ucuz çözümler var. Eğer şanslı biriyseniz ve herkesin hayalindeki bahçeli eve sahip olabilecekseniz, mutfak, banyo, yer döşemeleri gibi konulara öncelik tanımaktansa, en çok parayı ısı yalıtımına ayırmak gerekli. Bu sayede yazın serin, kışın da sıcak kalabilirsiniz.
“Param var kardeşim ben evi 30 derece seviyorum” diyecek kişilere hayatta başarılar diliyorum. Gün olur devran döner, daha evvel gereksiz ölçüde ısınmak için savurganca harcadığınız parayı ekmek almak için dahi bulamayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder