4 Mart 2008 Salı

Yine Sosyal Güvenlik Sistemi, Yine Emeklilik

Okuyucularımdan biri dünkü yorumunda şöyle demiş: “Genel olarak samimi söyleyeyim bazen "yahu cocuk mocuk yok, tek gelir, tabii ki bu kadar iyi para biriktirilir" diye düsünmüyor da degilim ama...”

Doğru, çoluk çocuk yok tek, başıma yaşıyorum. İyi kazandığımı söyleyebilirim, daha iyisi olmaz mi, olur elbet, bulursak ne ala. Buna mukabil çocuk olsa bile iki maaş bir maaştan iyidir diye düşünüyorum. Sadece kendi gelirinize yaslandığınız zaman, hayat o kadar da kolay değil. Hatta endişe verici olduğunu söyleyebilirim.

Aynı okuyucumun hobiler konusundaki fikirlerine aynen katılıyorum. Benim yazmak dışında bir hobim var sayılamaz. Üstelik bu konuda iyi olup olmadığımı, devamlı yazıp, yazamayacağımı da bilmiyorum. Blog bunu ölçmek için iyi olabilir. Aslında blogda yazdığım gibi yazıları bir gazeteye yazabilsem ne kadar iyi olurdu. Haftada birkaç gün dahi olsa, yazılarım daha büyük bir çoğunluğa ulaşabilirdi.

Neyse, tekrardan Sosyal Güvenlik meselesine geri dönmek istiyorum. Yine bugün Akşam gazetesinde Ali Tezel’in ve Deniz Gökçe’nin birer yazısı var. Ali Tezel’in yazısı, biraz Deniz Gökçe’ye yanıt gibi yazılmış ve belli konularda doğru noktalara parmak basıyor gibi ama yazıda sosyal güvenlik sistemindeki açığa ilaç olacak birşey de bulamadım doğrusu. Ali Tezel bu reformu belli ki desteklemiyor ama alternatifi olarak ne öneriyor? Şili’de çöken BES’ten bahsediyor ama onun neden çöktüğünü söylemiyor. Böyle olunca ben de merak edip google’ladım. Bu konuda bir sürü döküman var, bir tanesi de şu. Yazıdan da anlaşılacağı üzere, bu işin çöküşünün sebepleri yine insan faktörü. İnsanlar kazançlarını doğru beyan etmemiş ve gereken katılım payını yatırmaktan kaçınmışlar, bu sistemin ödeyeceği minimum ile iktifa etme uyanıklığına kaçmışlar. Fon yöneticileri çuvallamışlar, ekonominin değişen durumuna göre tedbir alamamışlar. BES firmaları müşteri kapmak için olmadık yöntemlere başvurmuşlar, ve yüksek yönetim giderleri almışlar. Sisteme katkıda bulunanlar bu konulara ilgi ve tepki gösterseydi bence böyle olmazdı. Diğer problemleri makaleden siz de okursunuz. Esasında tam bir çöküş de sözkonusu değil. Yapısal bazı düzenlemeler yapıldığına dair yazılar da var. Tabii bu makale ve yazarına da ne kadar güvenebiliriz bilmiyorum ama insanlar kendi kaderlerine sahip çıkmazlarsa, sistemleri sorgulayıp, yolunda gitmeyen şeyleri yakalayıp, düzeltmezlerse ve de kurnazlık etmeye kakışırlarsa, her türlü problemle karşılaşmaları kaçınılmaz oluyor. Başka ülkelerde yaşananlardan ders alıp, doğru kurgulamaları yapmak mümkün değil mi?

Sinek küçüktür ama mide bulandırır derler ya benimki de o hesap, şimdi BES yüzünden ben de rahatsız olacağım. Acaba bizdeki BES de bu Şilidekiler gibi olur mu filan diye düşünüp, duracağım. Gayrimenkul’den şaşmamak lazım deyip, gidip paramı bu işlere mi yatırsam acaba? Üstelik devletin SGK’sindan alacagim parayi hesap ederek bir emeklilik birikimi hesapliyordum, şimdi onu da hesaba almamak lazım. Verirlerse bonus kabul ederim, vermezlerse başımın çaresine bakmalıyım. Yandık yani… Üstelik bir de ileriki yaşlarda ciddi sağlık problemleri olursa? İyice yandık…

Hiç yorum yok: